Amerika, sanki bendenizin pazartesi günkü 'Arap Baharı Amerikan Sonbaharı' başlıklı yazısını teyit edercesine Suriye'deki büyükelçiliğini kapattı, diplomatlarını geri çekti. Onu, zaten Amerika'nın dümen suyundan çıkmayan İngiltere takip etti. Her ne kadar, büyükelçiler bulundukları yerden diplomatik görevlerini sürdüreceklerse de bütün bunlar OD denkleminin derinden değiştiğini gösteren çok önemli işaretler.
Peki şimdi ne olacak?
***
Bu sorunun kırk çeşit cevabı varsa da bizi ilgilendiren
Türkiye'nin bölgede bundan böyle oynayacağı rol.
Bundan böyle diyorum, çünkü, Türkiye'nin bilhassa Suriye konusunda bugüne kadar aldığı tavırdan çok daha farklı bir tutum içine girmesi zorunlu görünüyor.
Bu bizim talebimiz ve beklentimiz değil.
Amerika'nın arayışı ve bastırmasıyla gerçekleşecek.
Öyle anlaşılıyor ki,
Obama tarafından ilan edilen
Yeni Strateji esas itibariyle Amerika'nın dünyada, OD odaklı
kötü imajını daha da derinleştirmemek maksadını taşıyor. Obama sadece yeni bir strateji ilan ederek OD ve Avrupa'yla artık eskisi kadar ilgilenmeyeceğini beyan etmekle kalmadı. Dikkatle izleyenler gene bir süredir Obama'nın yeni bir anlayışı devreye soktuğunu da fark etmiş olmalıdır. Obama artık
paylaşımcı dostluk/liderlik gibi bir kavramı öne sürerek, müttefiki olan ülkelerin ilgili oldukları, hinterlantlarında bulunan bölgelerde ABD'nin yükünü omuzlamaları gerektiğini vurguluyor.
***
Obama'nın Başkan olarak kalmasına karar verilmesinin altında yatan en önemli neden budur. Amerika içine girdiği bataklıklardan bu yoldan çıkmak istiyor. Böyle bir politikanın eli kanlı, imajı berbat, nefret edilen
Cumhuriyetçiler ve
neo-con katillerle gerçekleştirilmesi olanaksız. Onu ancak Obama gibi ılımlı solcu, demokrat kabul edilen biri yapabilirdi. Dolayısıyla bu politika bir heves değil kalıcı bir yaklaşım ve modeldir.
Bu koşullar altında, önümüzdeki dönemde Obama ve Amerika'nın '
güvenilir dost' Türkiye'den OD konusundan daha ileri adımlar atması ve bilhassa Suriye'de askeri bir harekata başlamasını isteyeceği muhakkak ve mukadder. Hele
Rusya'nın ve
Çin'in elveremeyeceği müdahale politikaları söz konusuyken Amerika'nın Türkiye üstündeki baskılarını artırmasını beklemek niye yanlış olsun? Tersine ABD her bakımdan Türkiye'yi değerlendirilecek bir olanak olarak görüyor.
***
Amerika'nın beklentisi bu iken, Türkiye ne yapacak? Bir yandan bugüne kadar Suriye'deki rejime karşı çıkmış bir Türkiye var.
Suriye muhalefetinin Türkiye tarafından desteklendiği açık. Bir yıl önceki
Tahrir Meydanı olaylarından başlayarak bölgede ağzının içine bakılan ülke olduğu da hatırlanırsa tüm bunlardan sonra Türkiye'nin şimdi Suriye konusunda tavır almaması kendisiyle çelişir.
Ama şu da muhakkak ki, Türkiye, Amerika'nın ve İngiltere'nin Irak'ta içine düştüğü bataklığa yürümek istemeyecektir. Hele askeri olarak hiç... Bir Müslüman ülke olarak Erdoğan yönetiminin kalkıp Suriye'ye silahlı kuvvet göndermesi sonuçları kolay kolay taşınır bir politika olmaz. Ama öyle bir durumda da Türkiye'nin ABD ile ilişkileri gerginleşecektir.
1 Mart tezkeresini ince ayarlarla ortadan kaldırmayı başaran ama bu nedenle ABD ile onarılması hayli zaman alan kötü ilişkiler yaşayan Türkiye bu defa daha da zor bir pozisyonda (kalabilecektir).
Bir de
İran ve İsrail, bir de
Irak ve Kürdistan düşünülünce denklemin karmaşıklığı daha da iyi anlaşılıyor.
Arap Baharı
Türkiye yazı oldu, devam etmeli!