Muhafazakârlığın bin türlü tanımı var. Biz kim muhafazakârdır, kim değildir sorusuyla çok kişisel izlenimler ve önyagılar çerçevesinde uğraşırken bilimsel yaklaşım bunu nesnel bazı ölçülere bağlamış durumda. Bunlardan biri, Huntington'un yaptığı bir değerlendirmedir.
***
Genç döneminde ortaya koyduğu bu değerli çalışmada Huntington muhafazakârlığın oluşma koşullarını sayarken çok ilginç bir noktaya değinir. Tarihin bir döneminde ilerici olmuş bir düşünce zamanla meydana gelen olaylara cevap verme esnekliğini ve kapasitesini yitirmişse muhafazakârlaşmaya başlar, der. Nedeni düşünüre göre çok açıktır: o düşünce sistematiği artık kendisini savunmak durumunda kalacaktır. Ben buna kendine referans vererek, kendisini kendisiyle ve geçmişiyle kanıtlamaya çalışarak hareket etmek diyorum. Diğer görüşlere, yeni olana sırtını dönerek daha eski zamanlarda yapılan güzel şeyleri anarak, anımsatarak hareket eden bir düşünce muhafazakârlaşmış demektir.
Kemalizmin içinde yaşadığımız dönemde sahip olduğu iki büyük sıkıntıdan biri budur. Meydana gelen dönüşümlere, ortaya çıkan yenliklere cevap veremeyerek, onları reddedip, geçmişteki uygulamalarını, politikalarını, onların ilerici kapasitesini hatırlatarak direnmeye çalışmak tanımı gereği bir tutucu pozisyonda kalmaktır. Gerçi Kemalizm bu "tehlikeyi" sezdiği için kendisini "muasır medeniyet seviyesini yakalamak" diye tanımlamıştır ama o olsa olsa bir yöntemdir. Yok eğer ilke ise o zaman da hakkı verilmeyen, gereği yapılmayan bir ilkedir.
***
Neden? O sorunun yanıtını vermek için önce şunu belirteyim: Kemalizm bir modernleşme çabasıydı, girişimiydi ve 1920'lerde 100 yıla yakın bir tarihsel oluşumun sonucuydu. Modernleşmeyi Kemalizm Batılılaşmayla iç içe geçirdi. Bu, 1920'lerde, 30'larda kabul edilebilir, anlaşılabilir bir husustu. "Patenti" Kemalizmde değildi. Bir kitabımda uzun uzun çözümlediğim gibi söz konusu durum kaçınılmaz bir sonuçtu. Kemalizm, Tanzimat'labirlikte başlayan Batılılaşmanın son halkasıydı ve bu nedenle süreklilik içinde bir radikalizme sahipti. İttihat-Terakki kadrolarının, İçtihad dergisinin öngördüğü ilkeleri radikal bir anlayışla uygulamaya koymuştu. Kadın hakları, alfabe değişikliği, Medeni Kanun, yurttaşlık düşüncesi daha önce de ele alınmıştı. Kemalizm onlara son şeklini radikal bir anlayışla verdi.
Bunu kendisine ait kadrolarla, "halka rağmen halk için" anlayışıyla yaptı. O da diyelim dönemin şartları içinde kabul edilebilirdi. Ama bunun bir noktadan sonra aşılması gerekirdi. Dönüşümün sosyolojik bir evrim olduğunu, ekonomi-politiğin bir uzantısı olduğunu, altyapıyla ilişkili ve bağlantılı olduğunu Kemalizm görmek ve anlamak "durumundaydı." Bunu yapmadı, yapamadı. Bu Kemalist kısıtlamanın, tarihsel planda çok önemli Kemalist ilericiliğin kırıldığı noktadır. Çünkü böyle bir anlayış devlet-egemen bir yapıdan toplum-egemen bir yapıya geçmek ve siyaseti temel almak demekti. Daha açık söyleyelim, bu, demokratikleşmeydi.
***
Oysa Kemalizm bir elit yönetimi olarak kalmayı tercih etti. Gene tarihsel bir nedenden ötürü: Kemalizm, bütün köylü toplumlarında olduğu gibi dönüşümü askeri kadrolar ve askeri teknoloji transferleri aracılığıyla yapıyordu. Tanzimat sonrası ilerlemeciliğimiz, modernleşmemiz bunu hazırlamıştı. Osmanlı modernleşmesi asker öncelikli bir modernleşmeydi. Askerler hem bu tarihsel kapasiteyle hem de topluma güvenmemenin bir sonucu olarak Kemalizmi kendilerine ideoloji olarak seçtiler, Kemalist ilkelerin, Kemalizmin toplumsallaşmasını kendilerini hâkim konumda, "koruyucu" (gardiyan) konumunda tutarak sağlamayı istediler. Tersi, askerin iktidarı sivillere bırakması anlamına geliyordu.
Şimdi bu yapı önemli ölçüde değişiyor. Ama bunu kabul etmeyenlerin başında CHP geliyor. Yeni diyor, eski diyor ama CHP toplumsal dönüşümü ve dinamiklerini anlamamakta direniyor. Bugünkü dünyanın ilericiliğinin Kemalist ilericilik değil demokrasi olduğunu kabul etmemekte ısrar ediyor. O zaman farkında olarak olmayarak sadece Kemalist "asr-ı saadeti" hatırlıyor, hatırlatıyor ve savunmacı pozisyonuyla ne kadar muhafazakârlaştığını görmüyor, bilmiyor, anlamıyor.
***
CHP kendisini dönüştürmeyi düşünüyor mu?