Avrupa'da 1980'lerin sonuna doğru esen kalite rüzgarı, Türkiye'ye de Türkiye Kalite Derneği (KalDer) ile ulaşmıştı. Bu yıl 30'uncu yılını kutlayan ve Türkiye'nin en eski sivil toplum kuruluşlarından biri olan KalDer'in Yönetim Kurulu Başkanı Görgün Özdemir ile bir araya geldiğimizde öğreniyoruz ki bugüne kadar 710 kuruluş KalDer'den kalite eğitimi almış. Aralarından 210 kuruluş Türkiye Mükemmellik Ödülü programına başvurmuş ve onların arasından da 61'i büyük ödül olmak üzere toplamda 100 kuruluş ödül almayı başarmış. Yeter mi yetmez!
Küresel rekabetin ne kadar çetinleştiğinin hepimiz farkındayız. Dünya Ekonomik Forumu'nun Küresel Rekabet Endeksi'nde Türkiye 61'inci sırada. Dahası Dünya Bankası verilerine göre, Türkiye'nin katma değeri yüksek ürünlerinin ihracatı sadece yüzde 3'lerdeyken, mesela Finlandiya'da bu oran yüzde 45 gibi büyük bir orana ulaşıyor.
Bir dönem şirketlerin kalite yolculuğunu çokça konuşur, ekonomi sayfalarında da geniş yer verirdik. Hatta 1996 yılında kalite konusunda çıtayı öylesine yukarı çıkaran şirketler olmuştu ki Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı'nın büyük ödülünü Brisa almıştı. Büyük şirketlerin kalite eğitimini tamamlamalarının üretim ve yönetim süreçlerinde sağladığı büyük iyileşme, küçük ve orta ölçekli şirketleri de kalite yolculuğuna yöneltmişti.
Görgün Özdemir, uyguladıkları modelin çok değerli olduğunu ve kurumsallaşmaya yüzde 40 oranında katkı sağladığını ve bu modeli uygulamadan önce o şirketin yüzde 26.5 olan kurumsallaşma oranının, model uygulandıktan sonra yüzde 64'e çıktığını söylüyor. Özdemir, derneğin 2020 yılında uyguladığı modeli güncellediğini, tedarikçinin mutlu olması, küçük hissedarların, çalışanların mutlu olması, çalışanların kuruma katkısının da çok önemli olduğunu ve Birleşmiş Milletler Küresel İlkeleri'nin de modelinin içine yerleştiğini ve mesela 'yönetim kadının hakkıdır' diye bir söylem de geliştirdiklerini hatırlatıyor.
Peki 2020'ye ve de yeni bir on yıla girdiğimiz şu günlerde kamunun kalite eğitimlerine ilgisi ne durumda? Aslında öyle ya da böyle şirketler bu kalite yolculuğuna bir şekilde başladı, başlamayan da rekabette geri kalacağını biliyor. Görgün Özdemir, 2 bin dernek üyesinin yüzde 20'sinin kamu kurum ve kuruluşlarından geldiğini söylüyor. 2013 yılında ve 2017 yılında Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı'ndan Başarı Ödülü alan Nilüfer ve Tarsus belediyelerini izleyen var mı diye merak ediyoruz? Özdemir, "Belediyeleri kalite sürecine davet edeceğimiz bir yıl olacak" diyor. Türkiye genelinde yaklaşık 26 belediye kalite ödülüne başvurmuş bugüne kadar, en azından bu eğitim modelini uygulamaya başlamış. Belli ki bu konuda erkenci değiliz ama umarım daha fazla geç kalmayız.
Neticede kalite yolculuğu, aynı zamanda bu ülkeden katma değeri yüksek ürünlerin, inovasyonun ve insan gücünün ortaya çıkması anlamına gelecek ve Türkiye kazanacak.