İstanbul'da bir müze var ki tüm diğer müzelerden kendini ayıran önemli sürprizleri oldu bugüne kadar. Dünyanın en ünlü sanatçılarının eserlerini görebilmek için 2005 yılından önce o eserlerin sergilendiği yurtdışı müzelere gitmeniz gerekirdi. Oysa 2002 yılında kurulan Sakıp Sabancı Müzesi; Türkiye'nin en kıymetli sanat otoritelerinden biri olan Nazan Ölçer'in genel müdürlüğünde, Türkiye'yi dünya çapında sanatçılar ve sergilerle buluşturmayı başardı. Sabancı Holding ve Akbank'ın desteğiyle 2005'te Picasso, 2008'de Salvador Dali, 2013'te Anish Kapoor, 2014'te Joan Miro ve 2017'de de Ai Weiwei'in aralarında olduğu pek çok kıymetli sanatçı ve sergi İstanbul'a geldi.
İstanbul Bienali'ne paralel sergilere büyük önem veren Sabancı Müzesi, bienale yetiştiremese de 2020 yılı bombasını bu ay patlattı ve dünyanın en cesur performans sanatçılarından biri olan Marina Abromovic'in performanslarıyla müzenin 3 katında 2020 Ocak sonundan itibaren Türk sanatseverlerle buluşacağını duyurdu.
Önceki akşam müze dostlarıyla sanatçı Marina Abromovic'in buluştuğu davette, Sabancı Müzesi Genel Müdürü Nazan Ölçer, her iki yılda bir Akbank'ın desteği ile İstanbul Bienali'ne paralel sergi düzenlediklerini hatırlatarak, "Bu yıl bienal bizsiz geçti ama çok önemli bir sebebi var. Marina Abromovic uzun yıllar ayrı kaldığı memleketi Belgrad'da bir sergi yaptı. Tarihler kesişti ama şimdi İstanbul'da ve serginin hazırlıkları da başladı" diyerek Abromoivic'i takdim etti. Doğrusu bugüne kadar başta New York'taki modern sanat müzesi MOMA olmak üzere birçok yurtdışı müzede bir tokat gibi çarpan performanslarını izlediğim sanatçıyla tanışmak kadar, İstanbul'da bir performans hazırlığına girdiğini duymak da büyük keyifti.
Marina Abromovic Vakfı ile birlikte yürütülen proje için sanatçı Türkiyeli sanatçılara da çağrı yapıyor ve sergide kendi performanslarının yanı sıra Türkiyeli sanatçılara da yer vereceğini söylüyor.
Abromovic'in İstanbul'da olmaktan çok mutlu olduğu da aşikardı davette. Nitekim Anneannesinin yaşadığı dönemin Yugoslavya'dan kalan hatıralara atıfta bulunarak iki ülkenin paylaştığı kültürel yakınlığa değinmeden edemedi. 1970'li yıllarda performans sanatına başlayan Abromoviç, "O yıllarda kabul edilen bir durum değildi bu sanat dalı. Oysa 50 yıl sonra bugün üstelik dünyanın en saygın müzelerinde kabul görüyor ve yükseliyor. İstanbul'da sanatımı gerçekleştirmek büyük onur" diyor. Bize de heyecanla 2020 yılını beklemek düşüyor.