Türkiye'nin en güvenilir sivil toplum kuruluşlarını say deseniz ilk sıraya Tema Vakfı'nı koyarım. Doğal hayatı korumak, erozyonla mücadele etmek için, 1992 yılında 'Toprak Dede' olarak bilinen Hayrettin Karaca ve 'Yaprak Dede' olarak tanınan Nihat Gökyiğit tarafından kuruldu.
Meslek hayatım boyunca sayısız kez ikisiyle de bir araya geldim, röportajlar yaptım. Türkiye'nin dört bir yanına düzenledikleri seyahatlere katıldım. Şu anda yaşları 90'ın üzerinde olan ve hâlâ doğal hayatı korumak için projeler yapan iki Türkiye sevdalısının tek bir amacı vardı: "Türkiye çöl olmasın." İşte bu slogan haline gelen hedefleri için önce doğayı korumayı ülke gündemine sokmayı başardılar.
Daha kimseler sosyal sorumluluk nedir bilmez ve yapmazken onlar ağaçlandırma kampanyalarıyla, erozyona karşı mücadele yaptılar. Kırsal kalkınmaya öncülük edip, sürdürülebilir projeleri özellikle kırsalda hayata geçirdirler.
Gazetecilik hayatımın başladığı ve devam ettiği bu kurum da TEMA'nın bir çok projesinin ortağı oldu. Kırsal kalkınmayı Türkiye'nin en ücra köşlerindeki köylere, mezralara birlikte götürdüğümüz dönemler oldu. TEMA'nın gösterdiği yolda biz de gazete olarak pek çok köyün kalkınmasına destek verdik.
Kısacası demek istiyorum ki TEMA deyince benim için akan sular duruyor. Öylesine güveniyorum. Siyaset üstü bir kurum.
Düşündükleri tek çıkar, Türkiye'nin daha yeşil, daha yaşanılabilir bir ülke olarak gelecek nesillere bırakılması. Bu kadar net.
Her yıl 1 milyon ağaç dikiyorlar. En son içimizi yakan Dalaman ve Göcek'teki yangınlardan hemen sonra, Orman Bakanlığı ile birlikte harekete geçmesini istediğim tek örgüt TEMA'ydı. TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç'ı arayıp sordum hemen. Bölgenin ağaçlandırma çalışmalarına katılıp katılmayacaklarını merak ediyordum. Zaten gerekli girişimlerde bulunmuşlardı ve Orman Bakanlığı'nın kendilerine yeşil ışık yakmasını bekliyorlardı. Biliyorum yanan bölgelerin bir süre dinlendirilmesi ve kendi haline bırakılması gerekiyor. Uzmanlar öyle söylüyor ama işte birileri hızla harekete geçip, o bölgeleri imara açılır, betona dönüşür diye hepimiz korkuyoruz.
Sözün özüne gelmek istiyorum.
Bugünlerde TEMA Vakfı Çanakkale Kirazlı'da Kanadalı Alamos şirketi tarafından başlatılan Siyanürlü Altın Madeni'nin durdurulması için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan bölgede kesilen ağaç sayısının tespitini ve Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporuna aykırı davranan işletmenin durdurulmasını talep ediyor. Bilgi kirliliğinin önüne geçmek için de bir bilgi notu yayınlıyor sitesinden.
Tema Vakfı herhangi bir vakıf değil.
Türkiye'nin çıkarından başka bir şey düşünmeyen bir vakıf. O nedenle istiyorum ki hem Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, hem Orman Bakanlığı aslında Ankara'daki tüm yetkililer bizim en büyük oksijen kaynağımız Çanakkale'deki bu maden projelerine bir kez daha baksınlar ve halktan ve sivil toplum örgütlerinden gelen itirazları ve şikayetleri bir kez daha değerlendirsinler. Bu ülke hepimizin. Yeşile ne kadar muhtaç olduğumuzun, temiz suyun altından ne kadar daha fazla değerli olduğunun hepimiz bilincindeyiz.
İşte bu nedenle sessiz kalamadım.
Ankara'nın da sessiz kalmayacağını ve yeniden değerlendirmeye alacağına eminim.