Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞELALE KADAK

Gökyiğit’ten Yaşar’ı dinledim!

İnsan bir yaşam dönemine neler sığdırabilir? Bu soruyu son zamanlarda çokça sorar oldum. Belki de Türkiye'nin yetiştirdiği çok kıymetli duayen sanayicilerin hayatlarına bugünlerde sıkça bakar olduğumdan...
Yaşar Holding'in kurucusu Selçuk Yaşar adına, kendi kurduğu Yaşar Üniversitesi bir ödül programı başlattı ve ilk ödülü de değerli bilim insanı Prof. Dr Aytül Erçil ile sosyal inovasyon alanında yaptıklarıyla gönlümüze taht kuran Tekfen Holding'in kurucularından Nihat Gökyiğit aldı.
Selçuk Yaşar ve Nihat Gökyiğit, aynı dönemin sanayicileri. TÜSİAD'ın aktif kurucuları. İkisi de Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasının ardından ülkedeki ilk sanayi girişimlerine imza atan çok kıymetli iş insanları. Nihat Gökyiğit için çok yakından tanıdığı ve takdir ettiği bir isim adına verilen bu ödül çok anlamlıydı.
14 Şubat günü bir kahvesini içmek için kapısını çaldığım Gökyiğit'i Tekfen'deki odasında buldum. Gökyiğit benim için 'yaşsız insan', çünkü oturup sohbet ederken, onun 90'ını çoktan geçtiğini fark etmem zor oluyor. Hâlâ hepimizden çok bu ülkenin temel sorunları için düşünüyor ve proje üretiyor. Sakura Bayramı'nı kutlamak için, viyadüklerin ortasında, hiç yoktan var ettiği dünyanın en güzel botanik bahçesinde birlikte olmak için şimdiden program yaptık bile.
Bugün size Selçuk Yaşar Ödülü'nü aldıktan sonra Gökyiğit'in yaptığı özlü ve kısacık konuşmadan söz etmek istiyorum. Gökyiğit o gün, Selçuk Yaşar için, "Böyle değerli bir öncü arkadaşım adına ihdas edilen bir ödül alıyorum. Gel de gurur duyma ve şükran borcunu ifadeye gayret et" demişti.
TEMA'yı İzmir'de başlattığı günleri hatırlatan Gökyiğit, "Sakız ağacı projesinde Selçuk Yaşar bizi yalnız bırakmadı" diyor. Yaşar da Gökyiğit gibi, bu topraktan aldığını bu toprağa vermek için çaba göstermişti.
Gökyiğit'in kısa ama öz konuşması o kadar çarpıcı ki... Bakın bir ömre neler sığabiliyor:
"Selçuk Yaşar, ülkemiz iş ve sanat hayatında başta gelen girişimci ve öncülerden oldu. Sanayi, eğitim, sanat, spor, sosyal sorumluluk alanlarının her yönünde onu buluyoruz. Her yönüyle diyorum. Çünkü boya deyince reçinesi, fırçası, meslek okuluna kadar ihmal etmedi. Tarıma dayalı sanayi hiç aklından çıkmadı. Et, süt, balık çiftliği, yem, gübreye kadar hepsini kapsam içine aldı. Basın yayın işlerinde, TV, gazete, dergiden başka kağıt ve mürekkep işlerine girdi. Turizmde öncülerden oldu. Sosyal sorumluluğunu hiç ihmal etmedi. Sanat ve eğitimde öncü girişimci oldu. Resim yarışmaları, galeriler, tiyatro, spor kulübü, burslar, okullar ve nihayet en büyük hayali üniversiteyi de kurdu. Kısmen sayabildiğim bu işleri bir yaşam dönemine sığdırdı."
Ne hayat! Ben dinleyince ağzımdan çıkan cümle bu oluyor. İşte Türkiye Cumhuriyeti bu kıymetli insanların kendi işlerine gösterdikleri çabadan çok daha büyüğünü Türkiye'yi geliştirmek ve ilerlemesine katkıda bulunmak için göstermeleriyle bugünlere geldi. Hepsi çok kıymetli ve değerli. İyi ki varlar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA