Hüsnü Özyeğin hakkında ne zaman bir yazı kaleme alsam, neden hep 'Türkiye'nin en iyi başarılı bankacısı' diye bir tanımlama yaptığımı, hayatını anlattığı 'Bir Dünya Kurmak' isimli 587 sayfalı kitabı okurken bir kez daha anladım.
Finansbank kurulurken, borç istediği işadamlarının bir kısmı ekonomi sayfalarına çok konuk olurdu ama bir kısmını kimse tanımazdı. Kitaptan öğreniyorum ki bir bankanın 8 milyar liraya kurulduğu 1987 yılında Özyeğin'in o günün kuruyla 8 milyon dolara ihtiyacı oluyor.
Maaş ve ikramiyesini biriktirdiğini anlatıyor kitapta ama tabii ki yeterli değil. Borç istediği isimlerden biri olan ve tekstil sektöründe büyüyen sanayici Cavit Çağlar, Özyeğin'e istediği 300 bin doları helikopterle İnönü Stadı'na inerek getirdiği günü kitapta, "Helikopterden inip taksi çevirdim. Çantayı taksinin bagajına attım. Kimse çantada ne olduğunu bilmiyordu.
Sanıyorum Hüsnü Beye ilk sermayeyi verenlerden biri oldum" diye anlatıyor.
Özyeğin yıllar sonra Çağlar'ın bu parayı verdiği sırada maddi durumunun çok sıkışık olduğunu ama sözünü tutmak için başka bir işadamından borç aldığını öğreniyor.
Özyeğin'in bir diğer borç istediği isim de Saray Halı'nın sahibi Necati Kurmel.
Ortalıkta hiç görünmeyen bir işadamı olan Kurmel de Özyeğin'e 600 bin dolar borç vermiş. Diğer 600 bin doları ise bir dönem jip ithalatı yapan Nejat Verdi sağlamış. Verdi bu parayı ödemek için Özyeğin'i alıp Zürih'e götürmüş, bankada özel hesabını Özyeğin'in önünde açmış ve istediği parayı önüne koymuş ve karşılığında sadece, "Bir senet imzalayıp buraya koyuver. Çocuklarıma söylemeyeceğim ama bana bir şey olursa çocuklarım bilsin" demekle yetinmiş. Öğreniyorum ki Verdi de diğer işadamları gibi borca faiz işletmemiş.
Bu arada bankanın 23 ortağını tek tek ziyaret edip sermayeyi toplayan Özyeğin'den yüzde 1 hisse alan bir işadamının öyküsü sanırım en ilginç olanı.
Hisse teklifi yapılan isimler arasında olan Koray İnşaat'ın sahibi Ayduk Koray, bir değil iki hisse karşılığı 240 bin dolar vermiş ve hisseleri iki oğluna; Murat ve Selim'e hediye etmiş. Ne ilginç ki yıllar geçmiş ama Murat Koray babasının hediye ettiği o bir hisseyi hiç satmamış ve Finansbank Yunanlı NBG'ye satıldığında, Koray da elindeki bir hisseyi tam 50 milyon dolar karşılığında NBG'ye devretmiş.
Bir düğünde Özyeğin ile karşılaşan Murat Koray'ın, "Yaşamım boyunca hiçbir ticaretten böyle bir kazanç elde etmedim" diyerek Hüsnü Özyeğin'in elini öpmek istediği, Özyeğin'in kendisinden 8 yaş küçük bu dostunun ilgisinden mahcup olup, izin vermediği anlatılıyor kitapta. Ne ilginç hikâyeler değil mi?