Öyle çok karanlık sabahlara uyandı ki güzel ülkemiz, kalkınma hamlesinde büyük önemi olan, Türkiye'yi sıçratacak önemdeki pek çok proje hak ettiği yeri ağır ve yoğun gündem içinde bulamadı. Proje devam ederken ilgi çekebilecek pek çok konu geride kaldı ta ki açılışı yapılacak güne kadar.
Tıpkı yapımı tamamlanan ve açılışı önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım tarafından gerçekleştirilen Avrasya Tüneli gibi. Bir tarafta alçak bir saldırıya kurban giden Rus Büyükelçi Karlov büyük bir hüzünle gerçekleştirilen devlet töreniyle ülkesine uğurlanıyor, diğer yanda deniz yüzeyinden 106 metreye kadar inilen dünyanın en derin tüneli açılıyordu.
100 dakikalık mesafeyi 15 dakikaya indiren ve bir yılda 160 milyon lira yakıt ile 52 milyon saat zaman tasarrufu sağlayacak tünel Yapı Merkezi ve Güney Kore'den SK E&C şirketlerinin eşit ortak olduğu ATAŞ tarafından inşa edildi.
1.3 milyar dolara mal olan Avrasya Tüneli'ni inşaat sırasında sanıyorum ilk dolaşan gazetecilerden biri olmuştum. Nisan 2015'te Yapı Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Başar Arıoğlu ve ATAŞ'ın Güney Koreli CEO'su Seok Jao Seo ile birlikte bir arazi aracıyla tünelin en derin noktasından geçmiş ve inşaatın en zor bölümünde çalışan mühendislerle de tanışma imkânı bulmuştum.
İnsanı önce pek bir tedirgin eden ancak son teknolojilerle sürdürülen inşaatın güvenliğini yerinde gördükçe giderek rahatlatan bir mini serüvendi benimkisi.
İşte o sırada dikkatimi iki konu çekmişti.
Birincisi deniz seviyesinin 106 metre derininde hizmet veren şirin bir çay ocağı vardı. Mühendisler, işçiler hep birlikte burada çay içip soluklanıyordu.
İkinci konu ise çay ocağında dinlenen herkesin elindeki telefonlardı.
Öylesine derindeydik ki telefonumun çekmediğini düşünerek telefonuma bakmak aklıma dahi gelmemişti.
Şaşırdığımı görünce Başar Arıoğlu, derine gittikçe 3G (O sırada 4.5 henüz yoktu) daha da iyi çekiyor diye anlatmaya başladı ve Turkcell'in mühendislerinin tünel için yeni bir teknoloji geliştirdiğini böylece öğrenmiş oldum. Derken Turkcell ile konuşup detayları da öğrendim.
Turkcell mühendisi Mehmet Yalkın projeye özel bir baz istasyonu geliştirmişti. Türkiye'de ilk kez uygulanan 'Hareketli Anten' yöntemi sayesinde deniz tabanının altında kesintisiz iletişim sağlamak mümkün olmuştu.
İşin ilginç yanı baz istasyonu tünel açma makinesine yerleştirildiğinden derine ve uzağa gittikçe telefonların çekme gücü daha da kuvvetli oluyordu.
Diyeceğim o ki daha tünel açılmadan 1.5 yıl önceydi ve en derinde kesintisiz iletişim Türk mühendisler tarafından gerçekleştirilmişti.
Bugün itibarıyla Türkiye'de 4.5 G teknolojisi var ve artık Türkiye'de faaliyette bulunan tüm operatörlerin bu tünelde kesintisiz iletişimi de kolaylıkla sağlayacak.
Ha bu arada, yanına kadar yürüdüğüm 4 katlı bina yüksekliğinde ve yaklaşık 3 bin 400 ton ağırlığında olup tam 120 metre uzunluğundaki tünel açma makinesi bence başlı başına bir yazı konusu. Şimdi böylesine becerikli ve kıymetli makinenin nerede olduğunu doğrusu merak ediyorum.