Tabii ki Cumhuriyet tarihindeki en yüksek kadın milletvekili sayısına eriştik. Bunun için sevinmeliyiz ama nüfusunun yüzde 50'si kadınlardan oluşan Türkiye, TBMM'ye son seçimlerde ancak 97 kadın milletvekili göndermeyi başarabildi.
Yeter mi? Hiç yetmez! O Meclis'in 453 milletvekilini erkekler oluşturuyor. Demokrasiden söz edemeyiz ama yine de seviniyoruz.
Meclis'te kadın milletvekili oranı yüzde 20'yi dahi bulamadı ama yüzde 14'ten yüzde 18'e çıkması bile büyük bir başarı. Ee ne de olsa kadın konusu diğer gündem maddeleri arasında yer bulamamış, siyasi partilerin erkek yöneticileri, kadınları seçilme imkânlarının daha az olduğu arka sıralardan aday göstermişti.
Oysa düşünün kadınlar tarafından yönetilen şirketlerin yüzde 30 daha fazla başarı gösterdiği, daha kârlı olduğunu ben değil ciddi kurumların yaptırdığı araştırmalar gösteriyor. Son zamanlarda yazıp duruyorum bu konuyu. Ekonomi hayatında, özellikle finansta kadınların, daha sakin, sağduyulu, ölçülebilen riskler alarak daha başarılı olduğu ispatlanmışken, Türkiye siyasetinin de ekonomisinin de dümeni için nedense kadınlar hiç ama hiç düşünülmüyor! Böylesi hazır bir değer var ortada, erkek egemen siyaset hayatı bu değeri görmemek için her taklayı atıyor!
Türkiye arka arkaya 3 seçim yaşadıktan sonra sandıkta, AK Parti'ye yüzde 41'le yeniden birinci parti olma şansını sundu. Ancak tek başına iktidar olma şansı vermedi. HDP'nin yüzde 10'luk barajı hiç zorlanmadan aşmasıyla sandık, tüm partilere 'koalisyon yapın' dedi.
Dünden beri iş dünyasının önde gelenlerinin, sivil toplum örgütlerinin başında bulunanların yaptıkları yorumlara bakıyorum ve sanki bir konsensus oluşmuş gibi, kimsenin erken seçim istemediğini görüyorum. Arka arkaya seçim yaşayan bir ülkenin ekonomisinin üstüne bir de erken seçimi kaldırabilmesi zor görünüyor ne de olsa. Özetle sandık "Uzlaşın, anlaşın, önümüze bakalım" diyor.
Ekonomide yapısal tedbirler alınarak, yeniden büyüme trendine girilsin, sanayide çarklar daha hızlı dönsün ve işsizliğin azalması için yatırımların önü açılsın isteniyor. İşte bunun için ekonominin itici gücü 'kadın' en önemli unsur. Umuyorum siyasi partiler, kurulması muhtemel koalisyon hükümetinde, bakanlık pozisyonlarında kadınların da erkekler kadar eşit temsili konusunda hassas olurlar. Karar alma noktalarında kadınlara da yer verirler. Türkiye bugün itibarıyla kişi başına düşen milli gelir potansiyelinin yüzde 22'sini kadınların istihdama daha az katılımı nedeniyle kaybediyor. Son 3 yılda Türkiye'de bankalar aracılığıyla kadın girişimcilere 52 milyon dolarlık kredi sağlayan ve onlara yönelik projeleri destekleyen IFC Başkan Yardımcısı Dimitris Tsitsiragos'un aklımdan çıkmayan bir cümlesi var, diyor ki "Kadınlar tam olarak faydalanılmayan çok önemli bir ekonomik güç."
Kadınlara çoktan hak ettikleri değeri ve de değer katmalarına imkân vermek için daha kaç seçim geçmesini, kaç hükümet kurulmasını bekliyoruz!