Hafta başında Ortak Nesiller Entegrasyonu (ONE) Derneği Kurucu Başkanı Demet Sabancı Çetindoğan'ın Anadolu Hisarı'ndaki tarihi Zarif Mustafa Paşa Yalısı'nda UNESCO'nun tarihindeki ilk kadın direktörü olan Irina Bokova ile yemekte buluştuk.
Bokova harika bir rol model. İki çocuk annesi. Ülkesi Bulgaristan'da uzun bir süre siyaset yapmış, bakanlık koltuğunda da oturmuştu. Sonrasında Doğu Avrupa'nın UNESCO'daki ilk önemli temsil görevini üstlendi, üstelik de kadınlar adına da bir ilki gerçekleştirdi. Yani hem çocuk yaptı hem de sıkı bir kariyer.
Irina Bokova'nın Türkiye gündemi yoğundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Ankara'da görüştü, ardından Büyükelçiler Konferansı'na katıldı ve İstanbul'un en karlı gününde havaalanına iner inmez soluğu Çetindoğan'ın davetinde aldı. Konuklar arasında UNESCO Cinsiyet Eşitliği Direktörü Saniye Gülser Çorat ve Daimi Temsilcisi Hüseyin Avni Botsalı da vardı.
ONE'ın Onursal Başkanı Çiğdem Simavi, derneğin danışma kuruluna başkanlık eden Prof. Dr. İlber Ortaylı, yönetim kurulunda yer alan Sedva Elgiz, Sedef Korkmaz ve Nedim Esgin gibi isimlerin yanında yönetime davet ettikleri Çalık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ve Koç Ailesinden Semahat Arsel de bu özel buluşmaya gelen isimler arasında yer aldı.
ONE Derneği, Türkiye'nin tarihi ve kültür miraslarını UNESCO'nun listesine alması için lobi yapmayı misyon edinmiş.
Şu anda Türkiye'den 13 eserin yer aldığı Dünya Mirası Listesi'ne Göbeklitepe'yi de katmak için sıkı bir lobi atağında.
Demet Sabancı'nın evindeki yemeğin sebebi de ilişkileri daha da derinleştirmek.
Bokova'nın yemek öncesi yaptığı kısa konuşması çok anlamlıydı.
Dünyada sınırların kalktığı bir ortamda, çok daha fazla birbirimize bağlı olduğumuzu vurguladı ve sınırların ortadan kalktığı günümüzde barışı koruyabilmek için sahip olduğumuz kültür ve tarihi mirasa sarılmamız gerektiğini söyledi.
Bokova önceki gün de Kadir Has Üniversitesi'nde UNESCO Kürsüsü'nün açılışına katıldı. Kürsü, Dünya Miras Alanlarının Yönetimi ve Tanıtımı: Yeni Medya ve Toplumsal Katılım ismiyle faaliyetine başladı.
Bokova burada da Türkiye'nin özellikle son dönemde milyonlarca Suriyeli mültecilere yaptığı cömert ev sahipliğinden övgüyle söz edip, barış için işbirliğinin çok daha önemli hale geldiğini söyledi.
Bokova'nın İstanbul'daki üçüncü durağı ise Semahat Arsel Onur Ödülü'nü alacağı Divan Oteli oldu. Koç Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi (KOÇ-KAM), yürüttüğü çalışmalar nedeniyle dünya çapında önemli temsiliyet görevine sahip olan kadınlara, kadın konusunda çalışmalar yürüten kişilere ödül veriyor. Bu kapsamda ilk ödül de Bokova'ya verildi.
Doğrusu kadına, kız çocuklarına yönelik her türlü çalışmanın içinde yer almaya, desteklemeye gayret eden Semahat Arsel'in ismini taşıyan bu Onur Ödülü için ilk seçim çok yerinde olmuş, çıta çok yukarı çıkmıştı.
Salona baktığımda, kadınların liderliğinde yürüyen birçok sivil toplum örgütünün yöneticilerini gördüm. UNESCO ile hepsi bir proje yapmak derdinde ki bu Türkiye adına çok güzel bir gelişme. Ayrıca UNESCO'daki tek Türk üstelik de kadın olan Cinsiyet Eşitliği Direktörü Saniye gülsar Çorat'ın varlığını da çok önemsediğimi belirtmeliyim.