Harvard Üniversitesi Toplum Sağlığı Fakültesi'nin (Harvard School of Public Health) çok yakında ismi Harvard T.H Chan School of Public Health olarak değişiyor. Harvard'ın tarihinde ilk kez bir okulunun ismini değiştiriyor olmasının sebebi Harvard mezunu Hong Konglu milyarder Gerald L.Chan'ın bu fakülteye yaptığı 350 milyon dolarlık bağış.
Yıldız Holding'in aynı fakültede bir Türk bilim adamına ve araştırmalarda bulunduğu laboratuvara yaptığı 24 milyon dolarlık bağışın açıklandığı gün Harvard'da bu isim değişikliği de en çok konuşulan konuydu.
Gerald Chan'ın bağışı her yıl 15 milyon dolar olarak fakülteye gelecek ve Harvard Rektörü Drew Faust'un açıklamasına göre insan sağlığını tehdit eden ebola başta olmak üzere kanser, obezite gibi hastalıklarla mücadele edecek olan araştırmalara gidecek bu para.
Aralarında doktoralı 4 Türk araştırmacının da bulunduğu 24 kişilik Sabri Ülker Center'ın Başkanı olan Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil, kendi laboratuvarına gelen 24 milyon doların 350 milyon dolardan çok daha değerli olduğu görüşünde. "Çünkü Yıldız'ın bağışı doğrudan bizim laboratuvara geldi. Fonun kontrolü bir Türk bilim insanında yani. Diğer bağış ise okulun bütçesine eklendi" diyor.
Bu arada öğreniyorum ki Chan'ın bağışı ABD'de üniversitelere yapılan yüksek bağışlar arasında 7'nci sıraya yerleşmiş. Listenin başında ise 2001'de California Institute of Technology'e 600 milyon dolar bağışlayan Intel'in kurucusu Gordon Moore ve karısı Betty var. 32.7 milyar dolar bütçesi bulunan Harvard Üniversitesi'nde, 1.1 milyar dolarlık bağış bütçesiyle Toplum Sağlığı Fakültesi en az bağış alan bölüm olarak biliniyor.
Neden Harvard seçildi?
Boston'dan ayrılmadan önce Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Ülker ve Prof. Hotamışlıgil ile bir kez daha bir araya geldik ve Türkiye'de oluşan "bu önemli bağışın neden Türkiye'de bir üniversiteye yapılmadığı" şeklindeki eleştirilere ne yorum yapacaklarını sorduk.
Ülker, Türkiye'de eğitime çok daha büyük katkılarda bulunduklarını söylüyor ve Harvard'a yaptıkları bağışın gerekçesini de "Bilimsel araştırmalar için daha liberal ve serbest bir ortam gerekiyor. Her hangi bir yere bağlı olmamalı. Türkiye'de yüksek öğrenim bilimsel araştırmaları desteklenmiyor. Laboratuvarlar yeterli değil ve bu kültürde yetişmiş öğrenciler az. Tüm insanlığın sağlığı için bu laboratuvarda bir Türk profesör araştırmalar yapacak. O nedenle Harvard'ı seçtik. Burada örnek bir uygulama oluşturmak ve sonra bunu Türkiye'ye taşımak istiyoruz" diye açıklıyor.
'Yardım ABD'ye yapılmadı'
Obeziteyle diyabeti bağlayan ilk geni bulmasının ardından ABD'deki popülaritesi artan ve şu anda obezite, diyabet ve kalp hastalıklarıyla ilgili araştırmalar yapan Prof. Dr. Hotamışlıgil ise yardımın ABD'ye yapılmış bir yardım olarak düşünülmemesi gerektiğinin altını çiziyor ve "Bu bilime yapılan bir destek. Nerede olduğu önemli değil, önemli olan bir Türk bilim adamına ve çalışmalarına destek veriliyor. Bilim dünyasında müthiş de bir rekabet var. Her ülke kendi bilim insanlarını destekliyor ama ilk kez bir Türk şirketi bir Türk bilim insanına destek verdi. Böylece laboratuvarda birçok Türk'ün yürüttüğü araştırmalar da güvence altına alındı. Türkiye'nin insanlarının önlerini açmamız lazım" diyor.