Türkiye'nin en küçük ve en çok göç veren şehri Bayburt'a, Prof. Dr. Ressam Hüsamettin Koçan'ın büyük çabalarla kurmayı başardığı Baksı Müzesi'ni görmek için uzun bir süredir plan yapıyordum. Kısmet Socar Türkiye CEO'su Kenan Yavuz'un davetiyle çaldı kapımı. Yavuz doğduğu büyüdüğü kentin kültürünü, tarihini, doğal güzelliklerini anlatmak istiyordu.
Gençlerin İstanbul hayranlığının artık bitmesini, bu işte bir anormallik olduğunu, herkesin kendisini büyük şehirde yaşamak zorunda hissetmesinin garipliğini anlatıyordu. Üstelik ekmek parası için İstanbul'a gelenlerin çoğu perişan şartlarda yaşıyor, asgari ücrete talim ediyordu. Ama tabii az miktarda hayvancılık, arıcılık gibi iş alanlarının dışında Bayburt'un insanlarına sunduğu bir olanak da yoktu. Aslında vardı da kimsenin bu konularda bir proje üretmeye, kenti cazibe merkezi haline getirmeye niyeti yoktu.
Düşünün ki Bayburt şehrinin tarihi M.Ö 3000'li yıllara kadar gidiyor ve bir İskit şehri olan kentin 5 bin yıllık bir Türk şehri olduğu söyleniyor. Akkoyunlu Devleti'nin kuruluş kenti olan Bayburt'ta gezdiğimiz Aydıntepe Yer Altı Şehri kente turizm geliri getirmek için büyük bir fırsat ancak bir kaç yerel yöneticinin çabaları dışında kimse bu önemli tarihi yerlerle ilgili bir adım atmıyor. Romalılardan kaçan Hıristiyanların kendilerini korumak için yaptıkları yer altı şehrinin 1.2 kilometresini yürüyerek gezdik.
3 bin yıl geriye giden tarihin izlerine tanıklık etmek heyecan vericiydi. Ama ortada bir bizden başka ziyaretçi yoktu ne yazık ki. Dedekorkut'un türbesinin de yer aldığı kentin yaylaları ise ayrı bir güzel ama ne yazık ki bölgede yayla turizmini canlandıracak otelcilik de gelişmiş değil. Ataerkil bir kent olarak dikkat çeken Bayburt'ta kadınları yeni yeni sokağa çıkmaya, iş üretmeye başladığına tanık olduk. Sivil toplum örgütlenmesinin başladığını, İş Kur'un, Kosg eb'in kadınlara yönelik projelerinin yeni yeni uygulama alanları bulduğunu, kadınların yöresel kıyafetleri olan ehramı dokuyup para kazanabildikleri atölyeleri dolaştık.Özetle Bayburt'ta pozitif bir uyanış var ama yeterli değil.
Kenan Yavuz, tüm bunları görüyor ve herkesin doğduğu yere yatırım yapmasını istiyor. Anadolu'da altyapının tamamlandığı, artık üretim devrimine geçilmesi, istihdamın önünün açılması gerektiğini söylüyor. Doğuya teşvikler de hiç fena değil ancak en önemli sorun göç. Şehirde neredeyse hiç genç yok. Hepsi İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlerde. Yavuz, göçün psikolojik olarak "Büyük şehre gitmeliyim" kaygısından kaynaklandığını, istihdam üretecek projelerle bu durumu tersine döndürebileceklerine inanıyor. "Anadolu'ya has iklimi en az hasarla koruyabildiğimize inanıyoruz. Kültürel yaşamı korumaya çalışıyoruz. Çocuklarımızın İstanbul hastalığından kurtarmak istiyoruz. Mantıklı bir sebebi de yok. İnsanlar İstanbul'a gidiyor, zor şartlarda yaşıyor. Oysa 2 inek yetiştirerek Bayburt'ta asgari ücretin bir yıllık gelirini elde edebilirler. Bayburt'un cazibesini ortaya çıkartmak, kenti tanıtmak istiyoruz" diyor.