Maden üreticilerinin Soma felaketinden bu yana hop oturup hop kalktığına eminim. Evet kömür, madenlerden çıkarılanlar arasında en zoru olarak kabul ediliyor. Ancak hangi üreticiyle konuşursam konuşayım hepsinin çalışma koşulları, iş güvenliği gibi konularda kendi işletmelerine mercek tutmaya başladığını öğreniyorum.
Geçen yılın ekim ayında Türkiye'de bir holding hissedarları sessiz sedasız, kavgasız gürültüsüz hisse paylaşımı yaptı ve ortaklıklarını bitirdi. Çok duyulmamasının nedeni kuşkusuz bu süreci kuşkusuz bitirmeleriydi.
1918'de Kayseri'de müteahhitliğe başlayarak Dedeman Holding'in temellerini atan Mehmet Kemal Dedeman'ın kızı Nazire Dedeman Çağatay ile oğlu Murat Dedeman, turizm ve maden alanında büyüyen holdingte karşılıklı hisseleri satarak ortaklıklarını ayırdı.
İşte tam da o günlerin ertesinde Londra'da DEİK ve Türk-İngiliz İş Konseyi'nin birlikte düzenlediği "Grow with Turkey-Türkiye ile Büyüyün" konferansında Nazire Dedeman'ın kızlarından Özlem Önal ile karşılaştım. İşlere yeniden ve yoğun olarak dönmek üzereydi, belki o yüzden Dedeman Madencilik'te birlikte çalıştığı yöneticileriyle pür dikkat toplantıları başından sonuna takip ediyordu. Öğrendim ki annesi Nazire Dedeman ve kız kardeşi Özben Dedeman ile birlikte otelcilikteki hisselerini Murat Dedeman'a devretmişler ve madene ağırlık vermeye başlamışlar.
Önceki gün Özlem Önal'ı aradım ve Soma olayından sonra kendi şirketlerinde neler yaptıklarını sordum. Dedeman Madencilik Kayseri Pınarbaşı'ndan 1947 krom cevheriyle başladığı üretime kurşun ve çinkoyu da katarak devam ediyor.
Özlem Önal, madencilikte yasalara uygun üretim yapılsa da mevzuattan kaynaklanan eksiklikler olduğunun ortaya çıktığını, madencilikte kömür üretimindeki şartların en kötüsü olduğu, krom, kurşun ve çinko üretiminde çalışma şartlarının daha iyi olduğunu söylüyor. "Ancak biz de hemen acil kriz toplantısı yaptık. Nerelerde açığımız var. İş güvenliğinde nerdeyiz diye baktık. Kötü bir yerde hiç değiliz ancak Avrupa Birliği standartları söz konusu olunca Türkiye'deki tesisler bu standartların uzağında" diyor.
Özlem Önal, madencilik şirketine yabancı ortak aradıkları için sık sık yabancılarla görüştüklerini ve onların da geldiğinde ilk baktıkları konunun iş güvenliği olduğuna dikkat çekiyor.
Madencilik sektörünün yaşadığı zorluklardan da söz ediyor Önal ve mesela madencilere Türkiye'deki bankaların çok zor hatta hiç kredi vermeye yanaşmadığını, kredi alamayan madencilerin de maliyetleri azaltma yoluna gitmesinin de Soma'daki gibi felaketlere yol açabildiğinin altını çiziyor.
Önal'dan da duyuyorum ki Soma tesisleri diğer madenciler arasında öylesine beğeniliyor ki ne zaman bir yabancı madenleri ziyaret etmek istese genelde Soma'ya yönlendiriliyor. İnsan hakikaten hayret ediyor.
Gel gör ki en iyisi önceliğinin "iş güvenliği" olduğunun farkında değilmiş. Yaşam ünitesi gibi olmazsa olmazı madenciler o bölgelerde çalıştıktan 3 ay sonra yapmayı düşünecek kadar 'insanı' odağından çıkarmış.