Dünyanın her yerinde pek çok kadın şiddete maruz kalıyor, tecavüze uğruyor ya da öldürülüyor. Kadınlar ve kız çocuklarının insan hakları sadece gelişmemiş ya da gelişmekte olan ülkelerde değil Kanada'da, Avustralya hatta ABD'de dahi korunamıyor.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü haftası nedeniyle, Birleşmiş Milletler'de kadının sorunlarına yönelik düzenlenen toplantılar için Türkiye'den kalabalık bir ekiple New York'tayız. Görüyoruz ki Türkiye'nin kadına yönelik şiddeti önlemeye dönük son yıllarda attığı önemli bazı adımlar, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'i BM Genel Merkezi'nde Kadının Statüsü Komisyonu'nun yüksek düzeyli oturumunda baş aktörlerden biri haline getirmiş.
Bakan Şahin'i öne çıkaran en önemli gelişme bir yıl kadar önce "Kadına Yönelik Şiddeti Önleme Sözleşmesi"ni dünyada ilk imzalayan bakan olması. Literatüre İstanbul Sözleşmesi olarak da geçen bu sözleşmeyi Türkiye'den sonra biraz da nazlanarak 25 ülke imzaladı. Ancak Birleşmiş Milletler'deki toplantı sonrası Bakan Şahin'le yaptığımız sohbette öğrendiğimiz kadarıyla bu ülkeler içinden 10'u BM'deki toplantıya katılmadan sadece 15 gün önce sözleymeye imza atmış.
Fransa, İtalya gelişmiş ülkelerin dahi imzalamakta nazlanmasına Bakan Şahin bir hayli şaşırıyor: "Bizde ekonomik kriz var. Maliyeti kaldıramayız dediler. Bir kadını kurtarmanın nasıl bir maliyeti olabilir. Yaşam hakkı en temel hak." Türkiye bu sözleşmeyi imzalar imzalamaz, şiddete karşı kadını hem koruyucu hem de önleyici tedbirler almaya başlıyor. Örneğin sığınma evlerinde yatak sayısı 1000'den 2 bin 500'e çıkıyor. Faile karşı evden uzaklaştırmaya uymaması halinde hapis cezası getiren düzenlemeler yapılıyor. Tüm bunlar için de daha önce 1.5 milyar lira olan bakanlık bütçesi 20 milyara çıkıyor ve sadece Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü'nün bütçesi yüzde 69 oranında artırılıyor.
Birleşmiş Milletler'in Kadın Birimi'nin (UN Women) ilk bölge ofisini birçok aday ülkeyi eledikten sonra Türkiye'de açmaya karar vermesi de Fatma Şahin'i BM'deki bu önemli toplantıda öne çıkarmaya yetiyor.
Bakan Şahin'in New York ekibi bir hayli kalabalık. Aralarında Öznur Çalık, Azize Gönül, Canan Candemir Çelik'in de olduğu milletvekilleri ve AK Parti Kadın Kolları'ndan bazı isimler var. Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) de toplantılara katılıyor.
Teknolojide Kadın Hareketi isimli çalışmayı örnek proje olarak BM'de anlatma şansına kavuşan Vodafone Türkiye CEO'su Serpil Timuray'ın konuşmasına bir sonraki yazımda yer vereceğim. Bugün Bakan Fatma Şahin'e ilişkin bir kaç not paylaşmak istiyorum. Şahin'in programına şöyle bir bakıyorum. İki gün boyunca sabah saat 8'den itibaren aralarında Norveç Çocuk, Eşitlik ve Sosyal Entegrasyon Bakanı, İtalya Çalışma, Sosyal Politikalar ve Eşit Fırsatlar Bakanı, İspanya Sağlık, Sosyal Hizmetler ve Eşitlik Bakanı, Endonezya Kadının Güçlendirilmesi ve Çocukların Korunmasından Sorumlu Devlet Bakanı, Fransa Kadın Hakları Bakanı, Belçika İçişleri ve Cinsiyet Fırsat Eşitliği Bakanı'nın da olduğu birçok ülke bakanıyla ikili görüşmeler yaptığını görüyorum. Müthiş yoğun bir ajandası var.
"Herkesin gözü Müslüman, demokratik ve laik Türkiye'de" diyor Şahin ve bir yandan kadını uğradığı şiddetten korumak için her türlü yasal düzenlemeyi yaparak Avrupa'ya örnek olmaya çalışırken, öte yandan kadının işgücüne katılım oranıyla sınıfta kalan Türkiye'de iş yaşamında da kadının önünü açacak bir dizi projeyi hayata geçirmek için verdiği gayretlere değiniyor.
Şahin,"10 yıldır siyasetteyim. Ekonomik ve sosyal politikalar at başı gitmezse toplumsal huzur ve barış olmaz. Fırsat eşitliği önemli. Kadının potansiyelini görmezsek, harekete geçiremezsek dünyanın en büyük 10'uncu ekonomisi daha uzun sürede ve zor oluruz. Kafa gücünü, duygusal zekasını çok daha verimli kullanmaya mecburuz" diyor.