Doğrusu bugüne kadar izlediğim en güzel anma toplantılarından biriydi önceki akşam katıldığım Vehbi Koç Anma ve Ödül Töreni. Tam da hayata sadelik ve mütevazılık penceresinden bakmasıyla tanıdığımız merhum Vehbi Koç'a yakışacak özende ve güzellikteydi.
Kısa ve öz, gereksiz uzatılmış tek bir konuşma yoktu. Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç kısa ve öz konuştu. Ödül sahibini kısaca takdim etmekle yetindi. Bir de ödül sahibi konuştu.
İşte anmada, dinlediğim en güzel, en dolu, çok şey anlatırken tüm salonun dikkatini bir an bile dağıtmayan nefis konuşmalardan birini Vehbi Koç Ödülü'nün 2013 yılındaki sahibi Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil yaptı.
Anma minik bir konserle başladı. 1996'da aramızdan ayrılan Türkiye'nin ilk girişimci işadamlarından Vehbi Koç'un sevdiği Anadolu türkülerini dinleme şansı yakaladık. Şirin Pancaroğlu ve Meriç Dönük ile Anadolu Ezgileri 'Elişi' vardı sahnede ve önce bir Trakya türküsü olan 'Bahçalarda börülce/Oynar gelin görünce'yi dinledik. Ardından Ankara türküleri geldi: Suya gider allı gelin, has gelin/ Topukları nokta nokta bas gelin... ve Tin tin tini mini hanım/Seni istiyor canım...
Vehbi Koç Ödülü'nün şöyle bir güzelliği var. Bu sayede ne yazık ki ülke olarak hak ettikleri değeri veremediğimiz, baş tacı edemediğimiz, kendi mesleğime dönecek olursam, sayfalarımızda geniş yer ayıramadığımız, sorunlarına yeterince eğilemediğimiz, haklı başarılarını göklere çıkaramadığımız bilim, kültür ve sağlık alanında müthiş yetenekleri, ülkenin geleceği için fedakârca çalışan akademisyenleri hatırlamamıza vesile oluyor.
Vehbi Koç Ödülü yerini buldu
Harvard'a 41 yaşında profesör olmayı başaran; sadece bu da değil, diyabet hormonunu bularak tıpta devrim yapan, ekibiyle birlikte karaciğerin metabolik haritasını çözen, şişmanlık genini bulmasıyla ABD'de büyük üne kavuşan Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil bütün sempatikliği ve mütevazılığıyla kürsüye doğru yürürken tüm salonun sevgisini kazanmıştı bile.
"Küçükken babam hep Vehbi Koç gibi olmamızı isterdi. Zamanının ilerisinde olmak zor ama bir de başarılı olmak daha zor. Vehbi Koç bunu başardı" diyerek konuşmasına başladı. Sonra ekrana Lucian Freud imzalı 'Sleeping Nude' isimli tablo geldi ve çıplak ve inanılmaz şişman bir kadının resmedildiği esere atıfta bulunan Hotamışlıgil, kendisini eserin 33.6 milyon dolara satılmasının çok şaşırttığını söyledi ve ekledi. "Sonra düşündüm. Bu para bizim laboratuvarda olsa biz bu tabloyu değiştiririz!"
Hotamışlıgil, ayrıntının önemine dikkat çekerken salona bu kez eski bir Disney filmi gösterdi ve rap rap yürüyen fillere bakarken, "Filin saçı var mı" diye sordu salona. Filmi ikinci kez gösterdiğinde herkes fillerin tepesindeki 3 tel saçı fark etti.
"İşte" dedi "300 yıl kimse filin derisinin üstündeki kıllara bakmamış ama bir gün bir öğrenci bu çizgi filmi seyrederken fark etmiş ve Princeton Üniversitesi'ndeki hocasına 'Filin saçına bakacağım' diyerek araştırma izni istemiş. Abuk sabuk demeden gerçek özgür üniversite ortamı sizi bu zihinsel faaliyetlerin içine çekiyor..."
Öğrencinin filin saçını fark etmesine bir film sebep olmuştu: "Kültür-sanat çok önemli ve de filin saçını fark eden gözlerin görmesini de eğitime borçluyuz." Bu araştırmada bulunan (fillerin vücutlarını soğutmaya yarayan kıllar) kıl tasarımı ve ısı transferi özellikle aşırı sıcaklarda kullanılabilen askeri ve sivil uygulaması olan özgün bir malzeme üretiminde kullanılmak üzere lisanslanıyor ve üretime geçen şirket Cambridge'de 375 milyon dolara satılıyor.
Hotamışlıgil, kültür, sanat ve eğitimin önemini bu anekdotla anlatıp Vehbi Koç Ödülü'nün dönüşümlü olarak bu alanda verilmesinin ne kadar önemli olduğunun altını güzel bir şekilde çizmiş oldu.
Koç Ailesi bu ödülle çok değerli insanlarımızı ön plana çıkararak anlamlı bir iş yapıyor.