Türkiye'de ilk gezdiğim ilaç fabrikası Abdi İbrahim'indi ve gördüklerimden çok etkilenmiştim.
2004 yılıydı ve sadece Türkiye'de değil, dünyanın dört bir yanında sanayi tesislerini dolaşmış bir gazeteci olarak bir ilaç fabrikasının ultra modern, yalın mimarisinden ve üretim süreçlerinin her aşamasındaki teknolojik dokunuşlardan, hijyenden ve ışıktan bu kadar etkileneceğimi düşünmemiştim. 100 yıllık ilaç şirketi Abdi İbrahim'i o gün bana şirketin ikinci kuşak yöneticisi Nezih Barut gezdirmişti.
Barut, önceki akşam da Granda Exhibitions Avustralya tarafından tasarlanan ve Singapur'daki dünya prömiyerinden hemen sonra İstanbul Karaköy Antrepo 3'te izleyiciyle buluşan Van GoghAlive sergisini bize gezdirdi. Nefis müzik, ışık ve ses eşliğinde ünlü ressama ait eserlerin duvarlarda, kolonlarda, tavanlarda ve hatta yerde dev boyutlardaki görüntüsü ve yazıları geçit yapıyordu. Barut, sıra dışı bu serginin ortaya çıkışında kullanılan teknolojinin kendilerini çok etkilediğini söyledi.
Doğrusu çok haklıydı. Abdi İbrahim'i dolaşsanız, neden Nezih Barut'un 100'üncü yıl şerefine böyle bir sergiyi desteklediğini çok daha iyi anlarsınız. Şirketin felsefesiyle çok örtüşüyor. Bu arada öğrendik ki 10 Şubat'tan beri bu ilginç sergiyi tam 50 bin kişi gezmiş. 15 Mayıs'ta kapılarını kapatmadan önce fırsat bulup, gezmenizi tavsiye ederim.