Ne büyük bir çelişki. Türkiye'nin Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin (IOC) en eski üyelerinden biri olduğunu, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) Başkanı Prof. Dr. Uğur Erdener'den öğrendim.
Düşünün ki Osmanlı Olimpiyat Cemiyeti, 1908'de Selim Sırrı Tarcan tarafından kurulmuş ve 1911'de de IOC tarafından üyeliğe kabul edilmiş. Gel gör ki Olimpiyat Oyunları konusunda bugüne kadar bir arpa boyu yol almışlığımız yok!
Bugüne kadar olimpiyatlara gönderebilecek ne sporcu yetiştirebildik, devlet olarak bu konun üzerine eğilebildik ne de olimpiyatlardan hatırı sayılır bir başarı ile dönebildik.
Üstelik bugüne kadar olimpiyatlara ev sahipliği konusunda başvurduğumuz aday adaylıktan adaylığa sadece iki kez kabul edilmeyi başarabildik. O nedenle Başbakan Erdoğan'ın 2020 Olimpiyatları'na ev sahipliği yapmak konusundaki isteğini yüksek sesle dile getirmesi ve dünyaya ilan etmesi yeni bir başlangıç sayılabilir. Ama tabii yetmez.
Bir taraftan olimpiyatlara her anlamda uygun bir ortamı İstanbul'da hızla yaratırken, bir yandan da olimpiyatlarda ülkemizi temsil edecek gençlerin yetişmesi için dört bir koldan çalışmak şart.
Son zamanlarda, bazı şirketlerin ve yerel yönetimlerin de desteğini vermesiyle çocukların ve gençlerin tenis gibi ulaşılması zor gibi görünen spor dallarıyla ilgilenmeye başladığına tanık oluyorum. Örneğin Turkcell, hem tenis hem de diğer spor dalları konusunda sadece maddi destek vermeyip, bizzat tesislerin yapılmasında, hocaların bulunmasında federasyonlarla birlikte çalışıyor. Bir başka yazımda söz etmiştim, Tenis Federasyonu da başta Ağrı olmak üzere Doğu ve Güney Doğu Anadolu illeri ağırlıklı olmak üzere bir tane bile tenis kortu olmayan şehirlerde hem kort yapımı hem de çocukların tenise başlaması için büyük bir çaba gösteriyor.
Bu kapsamda geçen hafta P&G Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Saffet Karpat'ın Türkiye'de başlattığı Olimpik Hareket'in önemine değinmek istiyorum. P&G Olimpiyat Oyunları'nın sponsoru. Yakında Türkiye'de büyük bir proje açıklamaya hazırlanıyorlar ancak henüz tamamlanmadığı için ipucu dahi vermiyorlar. Öğreniyorum ki P&G, Olimpiyatlar için faaliyet gösterdiği ülkelerde 5 milyar dolarlık bir bütçe ayırmış. Ancak bu paranın dağılımında iki ülke öne çıkıyor. Birincisi Rusya ve ikinci olarak da Türkiye'nin adı geçiyor.
Saffet Karpat, P&G'nin, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi ile birlikte ülkedeki spor alışkanlıklarını ve Olimpiyat Oyunları algısını öğrenmek için, Türkiye'nin 7 bölgesini temsilen 1469 tüketici ile görüşerek yaptırdığı anket çalışmasının sonuçlarından söz ederken, 2020 Olimpiyat Oyunları'a adaylığı büyük bir çoğunluğun desteklediğini söyledi.
Çocuklarının Olimpiyat sporcusu olmasını isteyen ailelerin oranı yüzde 80'lere ulaşıyormuş. Ancak tabii şu andaki durum oldukça vahim. Ne yazık ki spor denince, herkesin aklına sadece futbol son zamanlarda biraz da basketbol geliyor. Çocuklar haftada bir spor yapıyoruz deseler de o bir saatin, okullardaki beden eğitimi dersi olduğu anlaşılıyor. Ne yazık ki spor yapmak da gelir seviyesi ile doğrudan ilişkili olduğu için olsa gerek, bu imkana daha çok Marmara Bölgesi'nde yaşayan aileler sahip.
Uğur Erdener, Londra ve Rio'nun ardından 2020 Olimpiyatları'nın İstanbul'da yapılması için hazırlıkların son sürat devam ettiğini söylüyor.
Yaklaşık 150 bin kişiyi bizzat ilgilendiren Olimpiyat Oyunları'nın İstanbul'da olması halinde, izleyici ve turistlerle birlikte 3 milyon kişiye ulaşacak büyük bir organizasyona dönüşeceği söyleniyor. Umarım gündemin ağır maddeleri arasında hem çocukların ve gençlerin hazırlığı, hem de İstanbul'un hazırlığı konusu arka planda kalmaz.