Bir dernek düşünün. 127 yıllık. Üstelik Avrupa ile iç içe. Ama ne yazık ki bugüne kadar hiç kadın başkanı olmamış. Ta ki iki ay öncesine kadar demeliyim aslında. Türk Fransız Ticaret Derneği'nden söz ediyorum.
Son zamanlarda bu derneğin adını sıkça duyar oldum. Sebebi Fransa ile Türkiye arasında ciddi gerginliğe sebep olan malum 'Ermeni soykırımı'nın inkarını cezalandıran yasa teklifiydi. İlginç olan böylesi zor bir dönemde dernekte başkan değişti. İki ay önce Fransız başkan kendi isteğiyle bu görevden ayrılınca, başkan yardımcısı pozisyonundaki Zeynep Necipoğlu dernek başkanı oldu. Necipoğlu, yıllarca bu dernekte çeşitli görevlerde çalıştı ve böylesi zor bir dönemde üstleneceği rolün artacağını bildiği halde bu görevden kaçmadı. İyi de oldu.
Çoğunluğu Fransız, 422 şirketin üye olduğu dernek bu dönemde müthiş iş çıkardı. Senato'da kabul edilen ancak Hukuk Komisyonu tarafından Anayasa'ya aykırı bulunan yasa tasarısının kabul edilmemesi için başta Sarkozy olmak üzere tüm siyasilere mektup yazdı, etkin lobi faaliyetlerine katıldı. Neticede Türkiye'nin başta büyükelçiliği olmak üzere, Dışişleri, TOBB ve Türk Fransız Ticaret Derneği gibi kurum ve kuruluşların sıkı çalışmasıyla, 31 Ocak'ta 72 senatör ve 65 milletvekili bir önerge imzalayarak bu tasarının onaylanmadan önce Anayasa'ya uygunluğunun tespit edilmesi için Anayasa Konseyi'ne geri gönderilmesini talep etti.
Dernek olarak, bu şanssız girişimin Anayasa Konseyi'nde alacağı neticeye güven duyduğunu ve bu yasa tasarısının kabul edilmeyeceği konusunda ümitli olduklarını söyleyen Necipoğlu'nun şu sıralar bir ayağı Fransa'da, bir ayağı Ankara'da.
Bu arada Necipoğlu'nu ilk tanıdığım yıllarda merhum babası İsmail Hakkı Batuk'un 1970'li yılların başarılı bakanlarından biri olduğunu bilmiyordum. Daha önce bir yazımda söz etmiştim. Merkez Bankası eski Başkanı Gazi Erçel'in bir yazısından, Batuk'un 1979 yılında Birleşmiş Milletler aracılığı ile şimdiki adı Kongo Demokratik Cumhuriyeti olan Zaire'ye Maliye Bakanı olarak atandığını, 3.5 yıl bu görevde kaldığını, Türkiye'ye döndüğünde ise Evren ve Özal dönemlerinde Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlık görevini yaptığını öğrenmiştim. Necipoğlu da biraz baba yolundan gidiyor gibi geldi bana. Bir söyleyeceği varsa onu da cesurca söyleyen, çetrefilli konular olunca kenara çekilmeyen Necipoğlu gibi kadınlara Türkiye'nin ihtiyacı var diye düşünüyorum.