İnşaat sektöründe ilk sürdürülebilirlik raporunun 2012'de açıklanmış olmasına üzülüyorum. Bakın dünyaya, karbon ayak izinin peşine düşmeyen 'saygın' şirket az kalmıştır herhalde. Türkiye bazı konularda olduğu gibi bu konuda da ne yazık ki kağnı arabasıyla ilerliyor.
'Yükselebilirlik' adını verdiği sürdürülebilirlik raporunu açıklayan Yüksel İnşaat'ın Genel Koordinatörü Tuna Aksel'i, biraz da bu halet-i ruhiye içinde dinledim.
1.1 milyar lira ciroya ulaşan ve geçen yıl yeni 1 milyar dolarlık yeni iş alan Yüksel İnşaat, tabii ki dünyanın en büyük 225 uluslararası müteahhitlik firması içinde ilk 100'de gösterildiğine göre, çevreye ve topluma daha duyarlı bir şirkete dönüşmek için ne gerekiyorsa yapmalı.
İyi ama ya diğerleri? Nasıl oluyor da 2012 Türkiye'sinde sadece bir şirketten söz ediyoruz koskoca inşaat sektöründe.
Yüksel; raporunu, uluslararası raporlama standardı Küresel Raporlama Girişimi İlkeleri kapsamında C+ Uygulama seviyesi ve 2006 yılında imzaladığı Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi gerekliliklerine uygun olarak hazırlamış.
Yüksel İnşaat, inşaat sektöründe ilk defa karbon ayak izi ölçüm çalışmalarına başlıyormuş. Projesine başladığı santral etrafındaki biyoçeşitlilik dengesinin korunmasına ve enerji verimliliğine özel hassasiyet gösterecekmiş. Şirket beton üretim maliyetini azaltma, bireysel müşterilere çapraz satış uygulayarak üretimi en az yüzde 10 artırma, şantiye tesislerinin en az yüzde 30'unu yeşillendirme ve araçların yakıt harcamalarını düşürme, tekne yıkama işleminde kullanılan suyu yüzde 30 azaltma, marin deterjan kullanma, yeni faks makineleri alarak faks için hiç kağıt kullanmama, fabrika çevresinde çalışanlar için spor alanları oluşturma gibi ekonomik, çevresel ve toplumsal taahhütlerin altına imza atmış.
Bundan sonra yapacakları tüm toplantılarında karbon nötr olacağını ilan etmiş. Yüksel'in hedefi büyük. Öyle ki alacaları tedbirlerin ve bu yıl Köprübaşı ve Çobanlı projelerinin tamamlanmasının ardından karbon kredisi satacak hale geleceklermiş.