Dünyanın önde gelen haritalarına yol haritaları çizen, hayli de iddialı bir şirketin CEO'sunu dinlemek çok ilginç. Geçen hafta McKinsey&Company CEO'su Dominic Barton'un Türkiye ile ilgili yorumlarını yazmıştım.
1.5 saatte pek çok farklı konulardaki son gelişmelerden konuşup, Barton'un analizlerini ve gelecek tahminlerini dinledikten sonra sizler için o gün yazamadığım birkaç noktayı dile getirmekte fayda gördüm.
Mesela kimilerinin hâlâ kavrayamamış ve olumsuz eleştiri yapmaktan çekinmediğini gördüğüm için sosyal mecra konusunda Barton ne düşünüyor? Ne de olsa artık 'yeni mormal' diye bir kavram var ve dünya asla eskisi gibi olmayacak.
Barton, sosyal medyanın ne kadar önemli olduğunu tek bir örnekle anlatmayı yeterli buldu mesela:
'Düşünün insanlar ne hakkında blog yazıyor? Bir araştırma yapıldı ve günde 800 bin insanın şampuan hakkında yazdığı ortaya çıktı. Saçlarını şampuanladıktan sonraki ruh halini yazan da var, şampuanın kokusunu yazan da. Bir şirket için Twitter ve Facebook'un önemini düşünebiliyor musunuz? Araştırma yaptırmalarına bile gerek yok, her şey önlerinde.'
Her ne kadar durgunluktan, ekonomik krizden beli bükülse de ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinin önemli şirketlerine Dominic Barton'un özellikle 15 yaş ve altı gruba odaklanmasını önerdiğini de sohbetten öğrendim. Barton, 'Dijital Yerli' adı verilen bu grubun nabzını tutmanın ve farklı grupların ne dediğini anlamanın önemine değiniyor ve şu noktanın altını da kalın bir çizgiyle çiziyor:
"Bilgisiz insanlar çok etkili hale de gelebiliyor. Sosyal medya önemli ama yüzde 2 sistemi durdurabilir, yatırımları erteletebilir. Her şey daha kötüye gidebilir. Tüm etkenleri bir arada düşünmek gerek.'
En son Harvard Business Review'da "Kapitalizmin Geleceği" konulu bir makalesi çıkan ve kapitalizm konusuna çok kafa yoran Barton, "Şirket yöneticileri Adam Smith'in söylediğine geri dönmeli, daha fazla zenginlik yaratmalı ve iyi yurttaş olmalı" diyor ve Coca- Cola'yı örnek veriyor. Su bakımından nötr olmak isteyen şirketin hedefini iddialı bulduğunu ama çok önemsediğini anlatıyor. Unilever'in Endonezya ve Bangladeş'te tarımı, gıda sektörünü geliştirme çabaları için de, "Bunu iyi görünmek için yapmıyorlar. İşçilerin eğitimi neticede o şirketlerin çıkarları için de önemli" diye anlatıyor. Ekonomik sistem üzerine yapılan tartışmalar için de, "Konuya iyi bakmalıyız. Piyasaların her şeyi halletmesini beklersek kötü bir yere gideriz" yorumunu yapıyor.