Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı'nı aradığımda Milano'daydı. Dünyanın en önemli tasarım fuarlarından biri bu şehirde gerçekleşiyor. Bülent Eczacıbaşı da Tasarım Bienali'ne hazırlanan İKSV ve bir taraftan da Vitra' ya yeni pencereler açsın diye Eczacıbaşı bu fuarı arşınlıyordu. O nedenle de İstanbul Film Festivali'nin kapanışını kaçırdı.
Bu yıl 30'uncu yılını yine birbirinden ilginç, etkileyici filmler ve etkinliklerle kutlayan İstanbul Film Festivali üzerinde biraz telefonda sohbet ettik. Ne yazık ki artık hepimiz çok meşgulüz. Festivalin 15 günü bir filmden ötekine koşturan hani neredeyse nefessiz kalan takipçilerine imrenerek bakıyorum.
Bülent Eczacıbaşı da öyle. Eskiden olduğu gibi bir günde 4-5 film birden izlemek bugün kimimiz için artık mümkün değil ama işte şehirde bir film festivalinin olduğunu bilmek, birkaç filmi izlemeyi başarmak bile insanı mutlu etmeye yetiyor da artıyor bile. Festivale ilgi öylesine büyük ki sponsor bulmak konusunda da zorluk çekmiyor. Eminim bu yıl festivalin ana sponsoru olan Akbank, sonuçlardan pek bir memnundur.
Bülent Eczacıbaşı, festivalin 30 yılda yönetmeni, eleştirmeni, seyircisiyle yeni bir sinemacı kuşağın yetişmesine katkıda bulunduğu inancında. Bir anlamda eğitim rolü üstlendi ve bugün öyle bir aşamaya geldi ki Köprüde Buluşmalar gibi artık yapımlara katkıda bulunmaya da başladı, uluslar arası işbirliği boyutları eklendi. Eczacıbaşı, 'Yani festival artık dışarıdan film getirmek, izleyemediğin filmleri izlettirmek işlevini çoktan bıraktı' diyor. Son olarak, 5 yıldır festivalin basın sponsorluğunun yanı sıra tema sponsoru olan tek gazetenin Sabah Gazetesi olmasından da memnuniyet duyduğumu belirtmeliyim. Bu kapsamda Dünya Festivalleri'nden isimli bölümde 25 film izleyici ile buluştu. İyi ki İKSV var, iyi ki bu şehir sinemayla dopdolu 15 gün geçiriyor.