Denen o ki dünyada giyim fiyatları yaklaşık 10 yıldır artmıyordu. Niye?
Çünkü üreticiler, maliyetleri düşürmek için her yolu denediler, her ülkeye gittiler. Ama sonunda deniz bitti.
Özellikle giyim üreticilerinin en ucuz üretim yaptırdıkları Çin'de işçi ücretleri artmaya başladı. Bangladeş'e geçtiler.
Oralarda da artmaya başladı. Yani gidecek yer kalmadı.
En önemli girdi olan pamuk fiyatları tarihin en yüksek seviyelerine geldi. Pamuktaki yüzde 100'ün üzerindeki artışı bugüne kadar üreticiler, maliyetlerini düşürerek ürün fiyatlarına yansıtmamayı başardı.
Ama işte buraya kadar. Yolun sonuna gelindi.
O yüzdendir ki dünyanın en başarılı ve en karlı konfeksiyon markalarından biri olan ve gittiği her ülkede bir fenomene dönüşen H&M'in 2011 yılının ilk çeyreğindeki karı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 30 düştü.
Çünkü H&M artan maliyetlerini tüketiciye yansıtmak yerine karlılığından vazgeçti.
Peki bu politikalarına devam edebilecekler mi? H&M, 2009 yılını yüzde 16, 2008'i de yüzde 17 oranında kârla kapatmış bir şirket.
Uzun zamandır başta pamuk fiyatları olmak üzere hammadde fiyatlarındaki artışın piyasalara olan etkilerinin ne olacağı konusu konuşuluyor. Ama ilk kez H&M ile somut bir sonuç ortaya çıktı.
Şirket bir kez karlılığından vazgeçti ama sürdürülebilir olması mümkün olmadığı için kış sezonundan itibaren perakende sektöründe fiyatların yükseleceğini otoriteler kabul etmeye başladı. Bu fiyat artışının tüketici nezdinde hiç de hoş karşılanmayacağı ve satışların düşeceğine kesin gözle bakanların sayısı artıyor.
Koç Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve perakende uzmanı Esel Çekin, perakendecilerin ilkbahar sezonunda test denemesi ile fiyat artışı yaptıklarını ancak tüketicinin reaksiyonu ile karşılaştıklarını söylüyor.
Aslında artan sadece pamuk değil, deri, kaşmir ve yün de artıyor. Bunlar artınca sentetiğe kaymaya çalışan üreticiler bu kez artan sentetik fiyatlarıyla maliyet artışını bir türlü kontrol edemiyor.
Esel Çekin, petrol fiyatlarındaki artışın özellikle nakliye giderlerini artırdığı, giyimde fiyat deflasyonunun sona erdiği görüşünde.
Bu gelişmeleri Türk perakende sektörünün yakından takip ettiğine eminim. Belki de o nedenle Devlet Bakanı Zafer Çağlayan tarafından Türkiye'de giyime yüksek oranda ithalat vergisi hazırlandığı haberi yayıldığı zaman hop oturup hop kalktılar.
Çünkü dünyadaki bu gelişmelerin üzerine bir de vergi yüküyle fiyat artışlarını nasıl yönetecekleri konusunda tam bir kriz ortamı yaşıyorlardı. Ama en azından gelen bilgilere göre, vergideki oranlar ilk başta telaffuz edildiği gibi yüzde 40'larda değil, çok daha düşük oranlara geriledi.
Açıkçası Türkiye'deki perakende sektöründeki canlılık, LCW gibi 1 milyar dolarlık ciroyu rahatça aşan markaların olması nedeniyle yabancı markaların da ağzını sulandırıyor. Ama görünen o ki yüksek karlılık da, düşük fiyatlar da mazide kaldı.