Mısır başta olmak üzere Ortadoğu'daki gelişmeleri herkes farklı okuyor kuşkusuz. Ama bu ülkelerde kimsenin kendisine örneğin İran'ı ya da başka bir ülkeyi rol model almadığı, Türkiye'yi örnek almaya çalıştığı konusunda dünya hemfikir sanki.
Dün Türkiye'ye önemli miktarda yatırım yapmış olan yabancı bir bankanın üst düzey yöneticisiyle buluştum. Türkiye'de agresif bir büyüme planını uygulamaya koyan bankanın yöneticisi, Ortadoğu'daki gelişmeleri dikkatli bir şekilde izliyor ve yaşananların Türkiye'nin bu coğrafyadaki önemini daha bir vurguladığını söylüyor.
Türkiye'deki kişi başına düşen milli gelir yükselen bir seyir izlerken, ne yazık ki Ortadoğu'nun pek çok ülkesinde halklar yoksullukla mücadele veriyor, ülkeyi yönetenlerin kişisel gelirleri milyar dolarlarla ifade edilirken kendi gelirleri yerinde sayıyor. Ama işte şimdi bölgede bir uyanış var.
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Tabii ki Batı'nın anladığı anlamda bir demokrasiyi kimse yakın bir zamanda bu ülkelerde beklemiyor ama yine de büyük bir değişimin fitili ateşlendi. İşte bu hem Türkiye'deki şirketler için hem de Türkiye'de büyüyen yabancı şirketler ve bankalar için büyük bir potansiyel anlamına geliyor.
Şimdi bakıyorum, global şirketlerin ajandasında ilk sıralarda Ortadoğu'da büyümek için nasıl bir yol haritasının izlenmesi gerektiğine ilişkin planlar sıralanıyor.