* Ulusoy'da yabancı ortaklı yapı pek gözümüze çarpmadı. Acaba bölünme sonrası bu konularda daha mı cesur davranabiliyorsunuz?
Ulusoy'da hiç yabancı ortaklı yapımız yoktu. Aile şirketlerinde ikinci ve üçüncü kuşaklar arasında fikir ayrılıkları yaşanabiliyor. Aile bir de büyük olunca ve işler de fazlalaşınca, aile bireyleri daha fazla işin içinde rol almak istiyor. Böyle olunca profesyonellere yer kalmıyor. Kurumsallaşmanın önemli olduğuna inanıyorum, biz bunu yapamamıştık. Farklı jenerasyon olmasının, hatta iki amcam arasında da bir jenerasyon fark olduğunu düşünürseniz, hayata bakışımızın bir birine tam uyması mümkün değil. Dinamik olabilirler. Büyüklerimiz olaylara daha temkinli bakabilir. Amcalarım da kendi alanlarında büyüyeceklerdir. Biz belki biraz hızlı hareket etmiş olabiliriz yabancı ortağımızla. Krizi fırsata çevirmek istiyoruz çünkü. Daha cesur olabiliyorsunuz. Şu ana kadar 15 milyon euroluk yatırım yaptık. Kısa vadeli planımız yüzde 100 büyümek. Üç yıl içinde filomuzdaki araç sayısını yüzde 100 artıracağız. Bu yıl 250 kişiye daha iş imkanı yaratacağız. 2009'un kayıp bir yıl olduğu söyleniyor ama biz çok ciddi hedefler koyduk.
* Yaşadığımız krizlere benzemeyen bir kriz var ve Türkiye de etkileniyor. Direksiyonun başına geçmiş biri olarak bu sizi korkutuyor mu?
Diğer ülkelerle kıyaslayınca Türkiye'nin bu krizden daha iyi çıkacağını düşünüyorum. Sektörümüzde yüzde 35 gibi bir daralma var. Bugünlerde sermaye yapısı kuvvetli olan yoluna çok daha kuvvetli devam edecek.
