Her ne kadar kokteyllde konuşulan tek konu Türkiye'ye ciddi ciddi yansımaya başlayan global kriz olsa da, önceki akşam Lütfi Kırdar'ın büyük salonunu dolduran iş dünyasının seçkin isimleri Mozart, Prokofiev ve Çaykovski'nin eserlerinden oluşan konserle keyifle bir saat geçirdi sanırım.
Baktım her türlü detay düşünülmüş. Hatta 2010 Avrupa Kültür Başkenti hazırlıkları nedeniyle bazı yolların kapalı olmasına rağmen, davetliler yürümesin diye golf arabaları bile hazır tutulmuştu.
Borusan Holding, Konuk Şef profesini 2006'da başlatmıştı. Borusan Filarmoni Orkestrası'nı seçkin bir isim bağış karşılığında yönetiyor ve bu bağış da müzik bursu olarak kullanılıyordu.
Fındıkkıran Bale Süiti
İlk yıl konuk şef, gerçek bir klasik müzik tutkunu olan Borusan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kocabıyık'tı. Sonraki yıl ise Koç Holding Onursal Başkanı Rahmi Koç sahnedeydi. Ve bu yıl yani önceki akşam filarmoniyi yöneten isim Eczacıbaşı Topluluğu Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı idi.
Konser öncesi Bülent Eczacıbaşı'yla neşeli minik bir sohbet yaptık. Konuk şefliği belli olduktan sonra başına gelenleri tatlı tatlı anlatırken, en çok da oğlu Emre'yle bilgisayar ve şimdi de klasik müzik konusunda karşılıklı yaptıkları şakalara güldük.
"Şef Gürer Aykal ile çalışırken bir ara bana dönüp dedi ki 'Ha anladım sen burayı hızlı çalmak istiyorsun. Peki.' Oysa ki ben ne yaptığımı bilmiyordum ki. Yani bu iş hakikaten zor!" dese de, Eczacıbaşı'nın sahneye çıkıp Çaykovski'nin Fındıkkıran Bale Süiti'nden 4 bölümü çalan okerstrayı yönetirkenki rahatlığı dikkatimizden kaçmadı.
Piyano eğitimi almış olan, Avrupa'daki önemli filarmoni orkestrası konserlerini asla kaçırmayan gazeteci arkadaşım Meral Tamer'in yorumunu merak ettim. "Süperdi. Klasik müziğin içine doğmuş bir evden geldiği her halinden belliydi" dedi.
Yani şimdi Rahmi Koç ve Ahmet Kocabıyık gücenmesin ama sanıyorum şu ana kadar en iyi konuk şef Eczacıbaşı oldu. Rekabet diz boyu diyebilir miyiz?