Bu yazıyı bir iki Uzakdoğu anekdotuyla bitirelim. Tayland'ın başkenti Bangkok ve Endonezya'nın başkenti Cakarta'da bizi inanılmaz bir trafik bekliyordu. Öyle ki bazen Bangkok yollarında kırmızı ışıkta 15 dakika kadar durduğumuz oldu. Taylılar bu duruma öylesine alışmış ki, baktım insanların yüzlerinde bir bezginlik işareti yok. Üstelik kızıp korna çalan da yoktu. Düşünün bir de bu ülkelerdeki motosiklet sayısı otomobil sayısının 5-10 katı! Sadece Jakarta'da 50 milyona yakın motosiklet varmış. Motosiklet fiyatları 1200 dolar civarında. Ancak 700 dolara ikinci el bulmak da mümkünmüş.
Trafik ışıkları yandığında ilginç görüntüler oluyordu şehirde. Birden çekirge sürüsü gibi motosikletler kaplıyor etrafı ve yolun en başına kadar gidiyorlardı. Sonradan öğrendik ki trafikte öncelikleri varmış. Önce motosikletlerin hareket etmesi beklenirmiş hep. Kordsa Global'in neden Uzakdoğu'ya bu kadar önem verdiği de ortada. Hem otomobil, hem de motosiklet talebi inanılmaz artıyor bu ülkelerde. Fabrikaya giderken yolda çok ilginç kareler görüyorduk. Mesela tuktuk adı verilen motosiklet taksiler vardı. Çok eski, karga tulumba bir yolculuk vadeden halleri var ama yoğun trafikte iyi fikir olabiliyor. Üstelik pazarlık yapmak da mümkün!
Güler Sabancı bu duruma şaşırdığını söylüyor. Yani Taylılar'ın pazarlık yapmaya başlamasına. Bu ülkelere ilk kez 1980'lerin başında 'öğretmenim' dediği Hasan Güleşçi ile birlikte geldikleri günleri hatırlıyor. 'Eskiden hiç böyle şeyler olmazdı. Şimdi bakıyorum burası da değişiyor' diyor. Mistik Uzakdoğu'nun eski yüzü kuşkusuz globalleşmeyle yok oluyor aslında. Daha rahat yaşamak isteyen Taylılar da Endonezyalılar da her fırsatı değerlendirmek istiyor.