Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞELALE KADAK

Camiyle kışla arasında bir Türkiye tükendi gitti

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Boyner Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Boyner, "Camiyle kışla arasında bir Türkiye tükendi. Aynı fikirde olmasanız da başkalarının hakları için de savaşmalısınız. Demokrasinin özü bu. Türkiye'ye bu konuda çok güveniyorum" dedi

* Daha geçenlerde AB ülkelerinden birinin önemli bir ismi Türkiye laik çizgisinden saparsa, AB yolu kapanır diye bir açıklama yaptı. Sizi tedirgin etti mi bu açıklama? Laiklik önemli bir tartışma konusu. Türkiye laiklik konusunda nereye gidiyor şu anda herkes tartışıyor. Tatsız ama yapılması gereken bir tartışma sanıyorum. Herkes ibadetinde özgür olmalı ama bu başkalarının haklarını kısıtlama noktasına gelmemeli. Veya belli bir dini görüşü empoze etmek anlamına gelmemeli. Mahalle baskısına gelmek istiyorum mesela. Haklı bir tartışma diye düşünüyorum. Ben şahsen nerde durduğuma karar veremiyorum.

'TÜRBANI AÇ DEMEK UYMAZ'

* Sahi nereye daha yakın duruyorsunuz?
Şöyle söyleyeyim. Bir taraftan nüfusun önemli bir parçasının türbanı olduğu için üniversiteye girememesi, evde otur denmesi benim demokrasi anlayışıma uymuyor. Aç gel demek de, diyorsun ki yani sen 18 yaşını bitirmişsin ama hala hür iradeye sahip olmadığını düşünüyorum ve başını açman lazım. O zaman üniversiteye forma giyip gidelim! Ama diğer taraftan da belli bir dini görüşün hayatımızda ne kadar etkili olacağı da ayrı bir konu. Zor bir yerdeyim. Ben de çok ortadayım.

* Olası dini bir baskıdan da korkuyorsunuz yani... Çeşitli hikâyeler duyuyoruz. Geçenlerde biri anlattı. Biri simit yerken otobüse biniyor, otobüs şoförü indiriyor, ramazanda nasıl yersin diye. Bunlara tabii münferit olay diye bakabilirsiniz. Ama daha önce bu kadar çok olay da olmuyordu. Belki de bize daha fazla batıyor.

* O zaman siz de Şerif Mardin'in kadınlara yönelik 'korkmalısınız' yorumuna katılıyorsunuz? Çok doğru. Ama şunu demek istiyorum. Kadınların eşit olması demek, eşit eğitim hakkına da, fırsat eşitliğine de sahip olması demek. Orada sen belirli bir kitleye okula gidemezsin diyemezsin. Diyemeyiz. Ama bunu demezken de, bir takım şeyler de eğer bunun karşısındaysanız, yani Türkiye'de türbanlı sayısının artmasından korkuyorsanız ve dinin toplumsal hayatta çok fazla rol oynamasından korkuyorsanız bununla da mücadele etmek zorundayız. Birtakım demokrasi dışındaki güçlerden yardım isteyerek veya da demokrasi dışında kurallar koyarak olmaz.

* Başınızı kapatmaya zorlansanız ne olur? Hiçbir yere de gitmem. Burası benim vatanım. Bunun demokrasi dışında çözüleceğine inanmıyorum. Demokrasiye aşıksanız, her şeyin demokrasi içinde çözüleceğine inanırsınız. Haklarınız elinizden alındığı zaman kendinize sokağa çıkacak kadar güvenmeniz lazım. Ama başkalarının hakları için de savaşmalısınız. Onlarla aynı fikirde olmasanız bile. Demokrasinin özü bu. Türkiye buraya gelecek. Camiyle kışla arasında bir Türkiye tükendi. Benim açıkçası hayat tarzım değişmedi. Belli bir ekonomik sınıf gelişiyor. Servet el değiştiriyor. Aslında demokratikleşme de böyle oluyor. Bildiğiniz doğrularla belli mücadeleleri vermek zorundasınız. Ama bu yasaklayarak ya da kutuplaşarak olmaz. Ben Türkiye'ye çok güveniyorum. Ne yapacağız, nereye gideceğiz?

* Türkiye Malezya olur mu? Ne dersiniz? Bazı konuları fazla abartıyoruz herhalde. Malezya konusunu ciddiye almadım. Türkiye Malezya'ya benziyor mu demek sanki Malezya çok fena da bir şey değil gibi bir tartışmayı da getirebilir beraberinde. Ben tehlikeli görüyorum bu tartışmaları.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA