"Yatırımcılar siyasi gelişmeler ile ilgili soru sormuyor daha çok ne satın alabiliriz diyorlar. Son dönemde de Orta Doğu'dan büyük ilgi olduğunu görüyoruz"
"Sermayenin dini devleti olmaz. Sermaye daima sermayedir. Türk şirketlerinin öyle çok performansı var ki yabancı onun için gelip satın alma yapıyor"
Tüm dünyada 2006 yılında küresel şirket birleşmeleri 3.9 trilyon doları buldu. Açıklamalara göre, dünyada tam 31 bin şirket birleşmesi yaşandı. Dealogic'in araştırmasına göre, başta Wall Street'in büyük bankaları olmak üzere yatırım şirketleri global birleşme ve satın almalardan 2006 yılında toplam 18.8 milyar dolar gelir elde etti. Dealogic'in yaptığı son araştırmada ise, 2007'nin ilk 9 ayında gerçekleşen birleşme ve satın almaların toplamı 3.8 trilyon doları aştı. Ancak üçüncü çeyrekte ABD ve Avrupa mortgage piyasasında yaşanan dalgalanma nedeniyle birleşme miktarı yüzde 42 oranında azaldı. Goldman Sachs tüm dünyada 343 birleşme ve satın almaya aracılık ederek, 1 milyar doların üzerinde para kazandı. İkinci sırada ise 281 birleşme ve satın almaya aracılık ederek 979 milyon dolar kazanan Citigroup vardı. Bol sıfırlı rakamların sonu yok. Türkiye'de ise bankacılık sektörüyle başlayan ve tüm sektörlere yayılan şirket satışları en iyi döneminde. Yabancı yatırımcının ilgisi bitecek gibi değil. Hal böyle olunca, Misafir Odası'na Londra'da Citi Türkiye Yatırım Bankacılığı Bölüm Başkanı olarak görev yapan 31 yaşındaki genç Türk bankacı Çağlayan Çetin'i konuk aldım. 10 yıldır Citi bünyesinde görev yapan Çetin de tıpkı diğer Citi'liler gibi ön plana çıkmaktan hoşlanmıyor. Citi'nin dünyada en genç ülke başkanı olan Çetin'e ABD'de çalışırken, patronu ismini hiçbir müşterisi söyleyemeyince Charlie eklemesi yapmış.
* Yabancı yatırımcıların Türkiye'ye ilgisi bankalarla başladı. Şimdi bütün sektörlere yayıldı. Bu satın almaların bir çoğuna önderlik eden bir bankada çalışmak keyifli olmalı...
2000-2001 yıllarında yılda en fazla bir tane işlem olurdu. 2001'de hatırlarsanız bir çimento fabrikası satılmıştı İtalyanlar'a. 160 milyon dolarlıktı ve en büyük işlemdi. O günden bugüne ciddi bir talep artışı oldu. Özellikle perakende sektöründe. Bankacılar, tüketiciye yakın olan sektörlere rağbet gösteriyorlar. Bunun nedeni de, herkesin Türkiye'deki ekonomik büyümeye oynuyor olması. Nüfusun büyüklüğü önemli. Tüketicinin cebindeki para arttıkça, bu sektörler büyüyecek. Perakendecilik, ilaç, gıda, bankacılık, çimento. Niye çimento? Çünkü nüfus artacak ve yeni inşaat yatırımları olacak, çimentoya ihtiyaç çok artacak diye düşünüyorlar. Yabancı ilgisinin artması çok iyi. Banka içinde kendi meslektaşlarımla da karşılaştırınca şunu görüyorum. Böyle bir şey yok. Türkiye'deki satın almalara bakınca, İspanya ve İtalya'yı aratmadığını görüyoruz. 20 yıl öncesinin İspanya ve İtalya'sına bakınca aynı gelişmelerin yaşandığını gözlemliyoruz. Bu ülkelerde ilk yabancılar hangi sektörlere girmişlerse, şimdi de Türkiye'de de aynı paralellikte gelişmeler oluyor.
MEYVELERİ YENİ ALDIK
* Citi Londra'da Türkiye bölümü ne kadar önemli?
Ben Türkiye'ye bakan bir bölümün başındaydım. Ekibin hepsi Türk. Gelişmekte olan ülkeler içinde Türkiye'nin önemi hakikaten büyüdü. Bunların içinde Rusya var, büyük pazar olarak nitelenen. Güney Afrika var, bir de Türkiye var, kendi başına büyük pazar. Örneğin Dubai'de bir ofis var, bütün bölgeye bakıyor. Bütün bankalar Türkiye'nin önemini anladı. Türk bankacıların önemi arttı. 2000 yılında kimse Türkiye'ye bakmazken, şimdi artık meyvelerini yemeye başladık.
* Sizce birden ne oldu da yabancı yatırımcılar Türkiye'yi 'satın alma' da öncelikli ülkeleri arasına soktu?
Avrupa'da herkes ekonomik durgunluktan, bankacılık krizinden söz ediyor. Krizden tekrar kurtulabilmek için bir şey olması lazım ki, tekrar piyasaya güven gelsin. Türkiye'de neydi o güven? Hakikaten özelleştirmeydi. Artık yabancı davet edildi. Özelleştirmeyle beraber, biz ve diğer bankacılar bütün dünyaya Türk şirketlerini pazarlamaya başladık. Türkiye'yi pazarlıyorduk yani. Bu işlemler çoğaldıkça Türkiye'ye olan güvende artıyor.