Çocukluktan beri hepimiz, ağzımızın içinde 32 diş sayısı olduğunu öğreniriz. Ağız içindeki en arkadaki dişlerin 20'lik diş olduğunu da öğreniriz. Ya da 20 yaş dişi… 20 yaş dişler, bazı kişilerde hiç oluşmayabilir. Bazı kişilerde de 20'lik dişler oluşmaya başladığında, ağız içerisinde yer bulamayıp çene kemiğinde gömülü kalmaktadır.
20 yaş dişlerinin sıkça gömük kalmasının sebebi kesin olarak bilinmemekle birlikte en kuvvetli teori, zaman içinde çenelerin giderek küçülmesi ve bu dişlere ihtiyaç kalmamasıdır.
Ağızda en son süren dişler olan 20 yaş dişleri, diğer dişler çenelerde önceden yerini aldığı için kendine yer bulamaz ve çoğunlukla gömük kalır. Diş hekimleri tarafından 'Gömülü 20 yaş dişi' ya da 'Gömük dişler' olarak tanımlanır.
TAM OLARAK GELİŞİM GÖSTERMEZ
Bazen 20 yaş dişleri oluşumunu tamamlar, ağız içerisinde yer bulur, fakat tam olarak gelişim göstermez. Bu durum diş hekimleri tarafından 'Yarı gömülü 20 yaş dişi' olarak tanımlanır.
Ağız içerisinde, yarı gömülü 20 yaş dişlerinin olduğu kısım, işlevsel dişler tarafından öğütülen besin parçalarının birikmesi için elverişli kısımdır.
Bu birikmeler ağız içi hastalıklarının sebeplerini oluşturur. Diş eti iltihaplarına neden olur.
Gömülü veya yarı gömülü 20 yaş dişleri, ağız içinde bir işlevselliği olamayacaksa hastalıklara sebep olmaması için gerekirse çekilir.
Gömük ya da yarı gömük dişler; komşu dişlere zarar veriyorsa (çürük ya da çapraşıklığa sebep oluyorsa),
Vücutta fokal enfeksiyon odağı oluşturuyorsa ve çene altındaki lenf bezlerinde sık sık şişliklere ve sertleşmeye sebep oluyorsa,
Sık sık diş eti iltihabı ve trismusa (kas spazmına bağlı olarak ağız açıklığında azalma) sebep oluyorsa,
Ortodontik tedavi amacıyla,
Protetik amaçlar sebebiyle,
Kist, tümör gibi patolojik oluşumlara sebep oluyorsa ya da bu oluşumların içinde bulunuyorsa,
Nedeni bilinmeyen ağrılara sebep oluyorsa,
Çenelerde kırık oluşursa ve kırık hattı üzerinde kalıp kemik iyileşmesini engelleyeceği düşünülüyorsa, çekilmelidir.
Tam gömük dişler çoğu zaman problem yaratmaz; ancak rutin radyolojik muayene ile takip edilmeleri gerekir. Zaman zaman öndeki dişlerin köklerine zarar verebilir ya da baskı yaparak diğer dişlerde çapraşıklığa sebep olabilir. Bir diğer olası problem de, uzun zaman gömük kalan dişlerin çevresindeki folikülün kiste dönüşmesidir.
Yarı gömük dişler, en sık sorun çıkaranlardır. Dişin bir kısmını örten ve kapişon denen diş eti, o bölgede bir cep oluşturur ve besin artıkları temizlenemeyerek bu bölgede birikir. Biriken besin artıkları da bakterilerin üremesi ve yerleşmesi için ideal bir zemin oluşturur. Sonuçta buradaki diş eti iltihaplanır ve ağrı ile şişliğe sebep olur. Antibiyotik ve ağrı kesici kullanımıyla olay sadece bir süreliğine baskılanır; bu sebeple dişin cerrahi olarak çekilmesi gerekmektedir.
HEKİM TECRÜBELİ OLMALI
Alt gömük 20 yaş dişlerinin çekimini takiben görülen erken dönem komplikasyonlarını değerlendirdiğimde, komplikasyonlar arasında ameliyat sonrası dönemde görülen ağrı, ödem, trismus, alveolit, dudak ve dilde his kaybı, kanama, yara yerinde açıklık ve yutkunma zorluğu gibi parametreler değerlendirilmiştir. Toplam 68 hasta üzerinde yapılan araştırmaya 36 erkek ve 32 kadın hasta dâhil edilmiştir.
34 sağ ve 34 sol olmak üzere toplam 68 alt gömük 20 yaş dişinin çekim sonrası 3'üncü güne kadar meydana gelen komplikasyonları değerlendirilmiş ve yüzde 35'inde ağrı, yüzde 69'unda ödem, yüzde 75'inde trismus, yüzde 4'ünde dudakta his kaybı, yüzde 1'inde dilde his kaybı, yüzde 18'inde yutkunma zorluğu, yüzde 1'inde ikincil kanama ve yüzde 6'sında alveolit görülmüştür.
Sonuç olarak; hekimin alt gömük 20 yaş dişlerinin çekimi sonrasında oluşabilecek komplikasyonun hangi durumda olabileceği konusunda yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olması gerekmektedir.
ÇEKİM SONRASI KOMPLİKASYONLAR
Ağrı: Cerrahi işlem sonrasında oluşan ağrı, ameliyat bölgesinde yaralanan canlı dokunun bir çeşit tepkisidir. Gömük diş çekimi yapıldıktan sonra genellikle fazla ağrı oluşmaz ve oluşan hafif ağrı da anestezilerle, ağrı kesici ilaçlarla rahatça kontrol altına alınabilir.
Ödem: Ameliyat sonrasında görülen ödem, kanama ve doku travmasının yanıtıdır. Aksi bir durum yoksa bir hafta sonunda tamamen çözülür.
Trismus (Ağız açmada kısıtlık): Alt çenede bulunan 20 yaş dişi cerrahi işlemlerinde ağız açmada hafif kısıtlılık oluşabilir. Bunun sebebi enflumatuar cevaba bağlı olarak çiğneme kaslarında meydana gelen spazm, kasılmadır. Trismus, ameliyat sonrasındaki ilk iki günde maksimum seviyeye çıkıp ve genellikle yedinci günde tamamen geriler.
His kaybı: Hastalar bu konuda bilgilendirilerek vitamin B12 kompleks tedavisi ve özellikle n. alveolaris inferiorun seyrettiği mandibula kenarından ısı tatbiki ve kontroller önerilir. Hastaların his kaybıyla ilgili şikayetleri ortalama üç haftada geçer.
Kanama: Kanama, gömülü dişlere yapılan cerrahi işlem sırasında ve sonrasında olmak üzere ikiye ayrılır. Lokal veya sistemik sebepleri olabilir.
Yumuşak doku ve damar ağındaki hasar, yara yüzeyindeki pıhtının bozulması, tükürükte bulunan bazı enzimlerin pıhtıyı eritmesi gibi nedenlerle kanama oluşabilir. Kanama oluşursa ağzı çalkalamak ve tükürme işlemini yapmak kanamayı artırır. Kanama gelen yere iri gazlı bez veya pamuk koymak doğru olur. Gazlı bez konduktan sonra hastanın ön dişlerinin temas etmemesi gerekir. Bu büyüklükte bir bezin konulması kanamayı durdurur veya yavaşlatır. Bu uygulamaya rağmen kanama durmazsa bir sağlık merkezine müracaat edilmelidir. Ameliyat sonrası ikincil kanama mevcudiyeti lokal tamponlama ile kontrol altına alınabilir.
İltihaplanma: Gömük dişlere yapılan cerrahi işlem sonrasında bazen enfeksiyon oluşabilir. Ameliyat sonrası enfeksiyon oluşumunda; operasyon bölgesinde besin artıklarının birikmesi, yaralı bölgenin kan akışıyla yeterli derecede beslenememesi, cerrahi uygulama esnasında var olan enfeksiyonun yayılması, yanlış antibiyotik kullanımı gibi sebepler etken rol oynar. Medikal tedavi uygulanır.
Alt çene kırığı: Çok nadir oluşan bir komplikasyondur. Diş çekimi esnasında aşırı kuvvet uygulanması ve hastanın bazı rahatsızlıklar sonucu çene kemiğinin zayıflamış olması, alt çene kırığına neden olabilir. Genç hastalara nazaran yaşlı hastalarda görülme olasılığı, yaş ilerledikçe kemiklerdeki esnemenin azalmasından dolayı daha yüksektir.