CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM'de başörtüsüne karşı çıktığını şu gerekçelerle açıkladı: "Özel alanda, kamusal olmayan her alanda türban takılabilir.
Ama yarın parlamentoda bir başkası 'Ben şortla geleceğim' der. Parlamento parlamento olmaktan çıkar; parlamentonun bir nizamı vardır."
28 Şubat'tan beri zihniyet değişmemiş. Şortla başörtüsü mukayese edilebilir mi?
Kadın inancı gereği başını örtüyor.
Şort ise, bir kıyafet tercihi.
Ayrıca, "kamusal alan" ne demek? Kamu hizmeti verilen alan mı? Kamuya açık alan mı...
Meselâ sokaklar ya da belediye otobüsleri, devlet hastaneleri kamusal alan mı?
"Kamu hizmeti veren kişi başını örtemez" diyorsanız ve bunu da, "Devlet, dini inançlarla ilgilenmemeli.
Bu konularda kör olmalı.
Tarafsız olmalı. Laiklik onun için vardır" diye açıklıyorsanız, milletvekilliği tarifin içine oturmuyor. Çünkü milletvekili, halkı temsil eder; bir siyasi parti mensubudur ve taraftır.
Adı üstünde "temsili demokrasi."
Türkiye'de çok sayıda kadın başını örtüyor ama onları temsil eden kadınların illâ başı açık olmalı! Laiklik, böyle bir dayatmanın değil, özgürlüğün şemsiyesidir. Kaldı ki, anayasada başörtülü milletvekiline mani bir hal olmadığı gibi, milletvekilinin kılık kıyafetini tarif eden İç Tüzük'te de, "başı açık" ibaresi bulunmamaktadır.