Aydınların, Sivas Madımak Oteli'nde yakılarak öldürülmesinin üzerinden 20 yıl geçti. Her sene, Alevi kardeşlerimiz bu acıyla bir araya gelip, kaybettiklerini anıyor. Madımak katliamının faillerinin hemen hepsi yakalandı ve ağır cezalar aldı. Ama hiçbir anma töreninde bu gerçek dile getirilmiyor ve sanki devlet sorumluların üzerine gitmemiş, onları cezalandırmamış gibi bir hava yaratılıyor. Gazeteler de buna destek veriyor.
Oysa durum farklı...
Madımak Otel yangınından (1993) sonra 111 sanık hakkında kamu davası açıldı. 79 sanık, ağırlaştırılmış müebbet hapis ya da süreli hapis cezasına çarptırıldı. 2'si hakkındaki kamu davası düştü; 26 kişi beraat etti. (Ağırlaştırılmış müebbetten cezaevinde bulunanlar, aslında idam cezası almıştı. İdam kaldırılınca, cezaları ağırlaştırılmış müebbede dönüştü.)
Milliyet gazetesi, evvelki gün, "Skandal" başlığıyla bir haber yayınladı. 15 yıla mahkûm olan Murat Karataş'ın, -mahkeme, Belçika makamlarına zamanında müracaat etmediği içinzamanaşımından dolayı Türkiye'ye iade edilmeyeceğini yazdı.
Olay o kadar abartılıyor ki, Milliyet'i okuyan herkes, Madımak katliamının cezasız kaldığını sanır. Oysa sanıklar, eski Türk Ceza Kanunu'nun 146'ncı maddesinden yargılandılar. (Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmak...) Yukarıda da belirttiğim gibi, ana davada 79 kişi mahkûm oldu.
"Zamanaşımı" tartışmasını önceki yıllarda da yaşadık. CHP, yargılanması devam eden 7 kişi hakkında zamanaşımı işlemesin diye bir kanun teklifi vermişti. Ama bu teklif, kasten adam öldürme (madde 81), öldürmenin nitelikli şekilde işlenmesi (madde 82), işkence (madde 94), ağırlaştırılmış işkence (madde 85), çocukların cinsel istismarı (madde 103) konularını kapsıyordu. Madımak sanıklarının yargılandığı 146'ncı madde, daha doğrusu yeni Ceza Kanunu'nda bu maddeye tekabül eden 309'uncu maddeyle ilgili değildi. CHP, farkına varmadan mı böyle bir hata yapmıştı? Yoksa zamanaşımı söylemiyle, amacı, bir türlü kabuk bağlamayan bir yarayı iyice kaşımak mıydı?
Yargılamayı yapan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Madımak faciasının bir insanlık suçu olduğunu kabul de etti. "Yaşama hakkını ihlâl ettiği iddia olunan, işkence ve kötü muamele yapmakla suçlanan kamu görevlilerinin af ve zamanaşımından faydalandırılmaması gerektiğini" Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne atıfta bulunarak vurguladı. Bununla beraber, yargılanmakta olan son 5 sanığın, kamu görevlisi olmadığını ve asli fail sıfatını taşımadıklarını hatırlatarak, zamanaşımından davayı düşürdü. (13 Mart 2012)
Zaten mevcut Türk Ceza Kanunu, 77'nci maddesinde, soykırım ve insanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı olmadığını belirtiyor. Ama Sivas hadisesi, yeni Türk Ceza Kanunu'nun kabulünden önce (2005'ten önce) gerçekleşmişti. Bu yüzden, 77'nci madde uygulanamadı.
Sivas'ta yakınlarını kaybedenlerin acılarını anlıyorum ama ortada cezasız kalan hemen hemen hiçbir fail yok. Ana dava çoktan ve çok ağır mahkûmiyetlerle sonuçlandı. Bence, asıl bu işte derin devletin parmağı olup olmadığı araştırılmalı. 1993'te birçok kaybı bir arada yaşamıştık; provokasyon kokan eylemler gerçekleşmişti. Sivas/ Madımak bunlardan biri olabilir mi? Acaba tahkikat yeterince derinleştirildi mi?