Başbakan'ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan'ı Basın Kulübü'nde Erhan Çelik'in sorularını cevaplandırırken dinledim. Köşe yazarlarına kızmıştı: "Zır cahil bir yazar takımı var. Tamamen cahilce hareket ediyorlar... Gazete başlıklarıyla yazı yazarsanız, o yüzeysellikte yanlış şeyler yazarsınız. Başbakandanışman ilişkisi üzerine yapılan eleştirilerde bunu görüyoruz. Yüzeysel bilgiler üzerinden ahkâm kesiyorlar."
Yalçın Akdoğan'ın öfkesi, "Başbakan çevresi tarafından iyi yönlendirilmiyor ya da yeterince bilgilendirilmiyor" diyenlereydi. Olaylar karşısında derinlemesine tahlil yaptıklarını, bütün düşüncelerini sakınmadan Başbakan'a söylediklerini, hatta tartıştıklarını, sonuçta bir karar alınınca buna uyduklarını belirtiyordu Akdoğan. Oysa çevreyi tenkit eden sadece gazeteciler değil. Eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, Radikal'de Koray Çalışkan'a verdiği demeçte (6.6.2013) şunları söylüyor: "Erdoğan çok başarılı bir siyaset adamı. Ama dost odur ki, 'Başka türlü düşünsek ya da başka türlü yapsak' diyebilme cesaretini gösterir. Öyle bir eksiğimiz olduğu kanaatindeyim. Erdoğan gibi güçlü bir insanın çevresinde, doğruyu söyleyen insanlara ihtiyaç var. Liderlerin etrafını öyle insanlar sarıyor ki, dışarıyı görmüyorsunuz. Ve tabii 'Her yaptığım doğru' anlayışına varıyorsunuz."
Sadece Başbakan değil, anlaşılıyor ki danışmanları da, her konuda haklı oldukları kanaatini taşıyorlar. Öyle ki, farklı düşünenleri "Zır cahil" olarak nitelendirmekte beis görmüyorlar. Bu zır cahiller kategorisine galiba Prof. Nilüfer Göle de giriyor. Çünkü o da, Erdoğan'a komplo kuran iç ve dış mihraklardan değil, iktidarın kişiselleşmesi ve otoriterleşmesine karşı bir tepkiden söz ediyor.