4 . yargı paketi Adalet Komisyonu'nda. Düşünce özgürlüğünü genişletecek önemli adımlar atılıyor ama eksik. Özellikle, bu paket KCK meselesine çözüm getirebilmeli.
Meselâ, terörün tanımı yeniden yapılmalı. Çünkü şiddet eylemiyle ilişkisi tespit edilemeyen kişiler, KCK'lı diye tutuklandı. KCK'nın illegal bir örgüt olduğu konusuna kimse itiraz etmiyor. Ama KCK'yla irtibatlandırılanların örgütle somut bir bağı var mı, yok mu, bunun araştırılmaması eleştiriliyor. Bir telefon konuşmasının, bir buluşmanın, terörle münasebet kurulamasa dahi, şahısları "KCK'lı" diye nitelendirmeye yettiği ileri sürülüyor.
4. yargı paketinde, Terörle Mücadele Kanunu'nun 7. maddesinin 2. fıkrası değiştirilerek, propagandanın suç sayılması için "cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemleri meşru göstermek, övmek, teşvik etmek" şartı getiriliyor. Ama kolayca tutuklamalara yol açan bazı fıkralar muhafaza edilmiş: "Terör örgütünün üyesi veya destekçisi olduğunu belli edecek şekilde, örgüte ait amblem, resim veya işaretlerin asılması, taşınması; slogan atılması, ses cihazlarıyla yayın yapılması, terör örgütüne ait amblem, resim veya işaretlerin üzerinde bulunduğu üniforma giyilmesi", o kişilerin terör örgütü üyesi sıfatıyla yargılanması imkânını veriyor. Siyaset yolunu açmak istiyorsak, insanları kolayca terör örgütü üyesi iddiasıyla karşı karşıya bırakmamalıyız. Zaten, KCK meselesini halletmeden, teröre bulaşmamış PKK'lıları siyasete nasıl kazandıracağız?