Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, düzenli aralıklarla savunmasını kamuoyuyla paylaşıyor. Esas hakkındaki mütalâasında savcı, Türk Ceza Kanunu'nun 312'nci maddesine dayanarak, hükümeti devirme teşebbüsüne giriştiği için Başbuğ hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis istemişti. Başbuğ, bu talebin haksızlığı üzerinde duruyor. Aynı zamanda, Ergenekon davalarını engellemeye çalıştığına dair iddiaları da reddediyor.
İlker Başbuğ darbeye teşebbüs etti denilebilir mi? Başbuğ, savunmasında bu iddiaya "Hayır" cevabını veriyor. Ve diyor ki: "Şubat 2009'da kara propaganda siteleri kapatıldı. Yeni kurulan 4 site ise hiçbir zaman aktif hale getirilmedi. Kaldı ki, görülen lüzum üzerine 19 Haziran 2009'da sitelerden tamamen vazgeçildi."
Başbuğ doğru, fakat eksik konuşuyor. Eski siteler, 4 Şubat 2009'da, Taraf gazetesinin "Genelkurmay'a bağlı 35 internet sitesi" haberinden hemen sonra, 9 Şubat 2009'da kapatıldı. Ardından, 16 Şubat'tan itibaren güvenilir subaylar üzerine, kurumsal ilişkiyi ele vermeyecek şekilde, yeni 4 site kurulması kararı alındı. Bu husus Genelkurmay Bilgi Destek Dairesi'nin (Psikolojik Harekât Dairesi) tavsiyeleri arasındaydı. Genelkurmay Başkanlığı'ndan Ergenekon mahkemesine gönderilen ve Naip Hâkim Hüsnü Çalmuk'un incelediği 30 Ağustos 2007 tarihli belgede şöyle bir öneri göze çarpıyor: "Gri ve kara propaganda yöntemleri kullanabilecek nitelikte sivil sanal ağ siteleri kurularak çalıştırılmalıdır. İnternet siteleri güvenilir kişiler üzerinden, uygun personel tarafından kurulup, çalıştırılarak, kurum riske edilmeyecektir."
Sitelerden tamamen vazgeçilmesi kararı ise, 12 Haziran 2009'da, İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nın Taraf'ta yayınlanması üzerine, 19 Haziran'da alındı. Üstelik o tarihte eskiden kara propaganda yapan sitelerin bütün arşivi geri getirilmeyecek biçimde imha edildi. Başbuğ, "Görevimi yerine getiriyordum; tavrım kişisel değil, kurumsal" dese, "yanlış görev tanımı" notunu düşmek kaydıyla, ona hak verebilirdim.