Murat Karayılan'ın ANF'ye verdiği demeç, nasıl zorlu bir süreçten geçtiğimizi bize gösteriyor. Zira PKK, henüz Öcalan çizgisinde değil. Ortadoğu'nun müsait konjonktüründe silâhlı mücadeleye devam etme gereğine inanıyor. İşte Karayılan'ın sözleri:
"Önderliğimizi
(Öcalan'ı) anlamaya çalışıyoruz. Gerçeği söylemek gerekirse, biz de belirli noktalarda anlamakta zorlanıyoruz. Stratejik bir çıkış söz konusu. Cumhuriyetin inşa edildiği yapılanmanın tamamen demokratik bir cumhuriyete kavuşması perspektifinden söz ediyor. Ortadoğu bölgesini de yakından ilgilendiren, yeni, çok derinlikli stratejik bir yaklaşım söz konusu. Herkesin kazanacağı bir formülasyondan söz ediyor. Biz PKK olarak bunu anlamaya çalışıyoruz. Ortamı tozpembe göstermeye gerek yok. Umutlu olalım ama gerçekçi de olalım. Hükümete yakın çevreler oldubitti imajı yaratmak istiyor. Bana göre legal Kürt siyaseti de fazla iyimser ve toplumu bu şekilde yönlendirmeye çalışıyor. Daha temkinli bir iyimserlik içinde olmalıyız. Çünkü sorun çok ciddi... Sorunun silâhlı çatışmadan siyasal bir zemine evrilmesi ve ortak bir çözüm projesini netleştirme çabası vardır. Bunun için bizlerden ve çeşitli kesimlerden görüş istenmiştir. Netleşmiş bir proje yok, sadece yürütülen tartışmalar var... Önderliğimizin gönderdiği mektup, bizlerde önemli oranda bir kanaat oluşturmuş olsa da, halen üzerinde düşünmemiz gereken noktalar mevcut. Bizim karar almamız kolay değil. Bu birinci boyut. İkinci boyut ise, Kürt Özgürlük Hareketi, ilk kez, kendi özgücüyle çözümü zorlayacak, başarıya gidebilecek şartlara sahip bir konjonktürle karşı karşıya. 2003'ten 2011'e kadar Türkiye, İran, Suriye'nin bize karşı üçlü anti-Kürt ittifakı vardı. Konjonktür şimdi tümüyle değişti. Devletler arasındaki ittifaklar bozuldu.
Kürt Özgürlük Hareketi daha geniş bir manevra alanına sahip. Nitekim biz bu koşullara dayanarak daha rahat ve daha geniş bir zemin yakalamış bulunuyoruz. Koşulların uygun hale geldiği bir zamanda, birden bire barışın gündeme girmesi, PKK'nın konumunu değiştirmesi kolay bir şey değil. Önderliğimizin bu yüksek düzeyde inanç yaratan ve güven veren duruşu olmasa, hiç kimse bizi direniş hamlesini yükseltme yolundan caydıramaz. Yönetim olarak, bu konularda herkesi ikna etmek bizi aşan bir durumdur. İleriki süreçlerde, Önderliğin devreye girmesi gerektiğini tekraren vurgulamak durumundayım. Aslında kesin ve net bir karar için, sadece BDP'lilerin gidip gelmesi yetmemektedir. Öcalan ile doğrudan bir ilişkiye ihtiyaç vardır."