"Askeri casusluk ve şantaj çetesi"ne ilişkin iddianame, İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi ve çok sayıda bilgi gazetelere yansıdı. Tabii hemen "Atatürkçü askerler tasfiye ediliyor" şeklinde "koruma kollama" eğilimleri ortaya çıktı. İzmir'deki davanın içeriğini bilmiyorum, ama sonuçta, kararı mahkeme verecek. Kimileri, İzmir'den yola çıkarak, benzer bir davadan yargılanan Albay İbrahim Sezer'i hatırlatıyor ve beraat ettiğini ileri sürüyor. Yılmaz Özdil şöyle yazıyor: "İstanbul'da tıpa tıp aynı fuhuş, şantaj iddiasıyla askeri casusluk davası açılmış, neticede iftiradan ibaret olduğu ortaya çıkmış, hepsi beraat etmişti." (24 Ocak 2013)
Bir gerçek bu kadar saptırılabilir. Ondan sonra "Niye vatandaşın kafası karışık?" diyoruz. İbrahim Sezer, özel hayatın gizliliği ile haberleşme gizliliğini ihlâl, kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek, bunları hukuka aykırı olarak kaydetmek ve devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etmek suçlarından toplam 15 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırıldı. Çünkü Kadıköy'deki evine yönelik operasyonda, DVD içinde, çok sayıda gizli kamerayla çekilmiş cinsel ilişki görüntüleri, askeri tesislere ait görüntüler ve Türkiye Savunma Sanayii'nin kritik projeleri çıkmıştı. Hatta Genelkurmay'a soruldu. Genelkurmay, "Özellikle İzmir Hava Radar konusundaki fotoğraf ve videolar, radara düzenlenebilecek saldırı ya da sabotajlara yönelik keşif bilgisi sağlayacak niteliktedir" cevabını verdi.
Sadece, özel hayata ilişkin belgelerin şantaj maksadıyla kullanıldığı ispat edilemedi. Çünkü kimse -muhtemelen daha büyük rezalet çıkmasın diye- şikâyetçi olmadı. Ayrıca, askeri bilgilerin casusluk amacıyla kullanıldığı da tespit edilemedi. İbrahim Sezer, suç delillerini içerin DVD'nin kendisine ait olmadığını, bir komployla karşı karşıya bulunduğunu belirtiyor. Mahkeme, DVD'nin Sezer'e ait olduğu kanaatine varmış olacak ki, 15 yıllık cezaya hükmetti. Yılmaz Özdil, neden gerçeğin bir bölümünü saklıyor?