Bazı gazeteciler, sanıklarla konuşup, kamuoyunu onların savunmaları doğrultusunda yönlendirmeye çalışıyor. Böylece muazzam bir bilgi kirliliği yaratılıyor. Mustafa Balbay, askerlerle ilişkisini gösteren notların değiştirildiğini ileri sürüyor. Bu iddiasını, sözde TÜBİTAK'ın raporuna dayandırarak şöyle diyor: "Bilgisayarın hard diskine el konulduğu 1 Temmuz 2008 ile imajının alındığı 7 Temmuz 2008 arasında herhangi bir değişikliğin yapılmadığı söylenemez."
Balbay, TÜBİTAK raporundan, değişiklik yapıldı sonucunu çıkarıyor. Oysa TÜBİTAK raporu bunun tam tersini söylüyor. Şöyle ki: "Hard diskte 1 Temmuz- 7 Temmuz 2008 tarihi aralığına sahip oluşturma ve değiştirme üst verisi içeren herhangi bir dosya tespit edilememiştir. Hard diskte yüklü olan işletim sisteminin tarih ve zaman bilgisinde de uyumsuzluk görülmemiştir. Hard disk üzerinde, herhangi bir değişiklik izine rastlanmamıştır. Ancak, herhangi bir değişiklik yapılmadığı teknik açıdan kesin olarak söylenemez."
Balbay, raporun sadece son cümlesini alıp, farklı bir sonuç çıkarıyor. Oysa dijital verilerde hiçbir zaman kesin ifade kullanılmıyor; sadece kuvvetli ihtimale dayanarak kanaat belirtiliyor. TÜBİTAK'ın Balbay'a ilişkin raporunda, 1-7 Temmuz arasında hard diskte değişiklik yapılmadığı kanaati ağır basıyor. Dolayısıyla notların Balbay'a ait olması daha kuvvetli bir ihtimal.