Mehdi Zana davası, siyasi ifade özgürlüğünün sınırını gösterir. Zana, 1987'de Cumhuriyet'e verdiği beyanatta, "PKK'nın ulusal kurtuluş hareketini destekliyorum. Katliamdan yana değiliz. Ama yanlış her yerde olur. Kadın ve çocuklar yanlışlıkla öldürülüyor" demişti.
DGM'de mahkûm oldu. Dava AİHM'nin önüne geldi. AİHM mahkûmiyeti şu gerekçeyle haklı gördü: "Amacına ulaşmak için şiddet kullanan terörist örgüt PKK'yı desteklemek, aynı zamanda katliama karşı olduğunu söylemek çelişkidir. Zana, kadın ve çocukların öldürülmesini onaylamazken, aynı anda bunu, herkesin yapabileceği bir hata olarak göstermektedir."
Zana kararında AİHM, "düşüncenin şiddet içermesi, şiddet çağrısı yapması ya da şiddeti övmesi sebebiyle sınırlandırılmasının meşru olduğunu" kabul etti.