Üçüncü Yargı Paketi'yle adli kontrolde cezanın üst sınırı kaldırıldı. Birçok kişinin tutuksuz yargılanmasının önü açıldı. Buna rağmen kamuoyunun yakından bildiği kişilerin çoğu hâlâ cezaevinde.
Hanefi Avcı'dan bir mektup aldım. Bana durumu hakkında bilgi veriyor. Avcı, "Haliç'te Yaşayan Simonlar" isimli bir kitap yazmıştı. İddia, bu kitabı, örgütün talimatıyla yazdığı şeklindeydi. Oda TV bilgisayarında, Nedim Şener ile irtibatlı olduğuna dair metinler ele geçirilmişti. Ayrıca, Devrimci Karargâh örgütünden Necdet Kılıç'la ilişkili olduğu, ona telefonlarının dinlendiğini haber verdiği, böylece örgüte yardım yataklık ettiği ileri sürülüyordu.
O günden bugüne, Hanefi Avcı'nın yardım ettiği belirtilen "örgüt üyeleri" tahliye edildi. Sözgelimi, Devrimci Karargâh üyesi Necdet Kılıç tutuksuz yargılanırken, Hanefi Avcı'nın dört duvar arasında kalmasını mahkeme nasıl izah ediyor, anlamış değilim.
Hanefi Avcı mektubunda, yardım yataklık konusunda Yargıtay'ın koyduğu hukuki ölçüyü de hatırlatıyor: "Yargıtay'a göre, terör örgütüne yardım etti diyebilmek için, fiili eylem gerekir, aksi takdirde suç oluşmaz." Avcı, hukuk dışı yollarla telefonunun dinlendiğini hatırlatarak, mektubunu şöyle sürdürüyor: "Hâkimden İMEİ numarasıyla ve sahte isimler adına karar alındı. Şikâyet edilse bile, isim gerçek olmadığı ve telefon numarası verilmediğinden tespit yapılamıyor. Aslında şikâyet ettiğim için, 'örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte yardım etmekten' tutuklandım. Ortada örgütsel bir irtibat, faaliyet yok. Ama tutuklamak için Özel Yetkili Mahkeme'nin görev sahasına giren bir suç iddiasına ihtiyaç var. Birçok insan böyle tutuklanıyor... Suçlamak için her yöntem kullanılıyor. Fakat masumiyeti ispatlamak için, siz ne talep ederseniz kabul edilmiyor. Oda TV davasında kitabı Ergenekon örgütünün istekleri üzerine yazdığım iddiasına karşılık, yayınevi editörleri ve yayın görevlilerinin dinlenmesini, bilgisayarlarda inceleme yapılmasını 2 defa yazılı dilekçelerle savcılığa, 3 duruşmada mahkemeye iletmeme rağmen, hâlâ tanıklar dinlenmedi."
Hanefi Avcı, TÜBİ- TAK raporunun sonuçları belirsiz denilmekle birlikte, aslında kendilerinin suçsuz olduğuna dair bulgular ortaya koyduğunu hatırlatıyor. Şöyle ki, rapora göre, "1) Bu dosyalar bu bilgisayarlarda oluşturulmamıştır. 2) Bu dosyalar bu bilgisayarlarda değiştirilmemiştir. 3) Bu dosyalara bu bilgisayarda erişildiğine dair, yani açılıp kapandığı vs, dair elde emare yoktur. Ayrıca TÜBİTAK, bu bilgisayarları kullananların e-postası'na özel olarak virüs-trojan gönderildiğini ve bunların çalıştığını belirtip, aynı trojanı alıp bir bilgisayara koyarak simule etmiş, virüsün ne yaptığını izlemiş, virüsün kullanıcısından habersiz ABD'de bulunan iki siteyle gizli haberleştiğini tespit etmiş. Bunun yanı sıra dosyaların Müyesser Yıldız'a 14 Şubat 2011'de gönderildiği, daha sonra tarihlerinin değiştirilerek, Temmuz-Ağustos 2010'da gelmiş gibi gösterildiği, bu işlemlerin büyük ihtimalle zararlı bir yazılımla (virüs-trojan) yapıldığı da TÜBİTAK'ın raporunda mevcut. 14 Şubat 2011'de bütün Oda TV çalışanları gözaltında. O zaman Müyesser Yıldız'a bu dosyaları kimin gönderdiği daha manalı hale geliyor."