51 yıl önce, 1961'in 15 Eylül'ünde Fatin Rüştü Zorlu ile Hasan Polatkan'ın, 17 Eylül'de de, sabaha karşı Adnan Menderes'in idam kararları infaz edildi. Demokrat Partililerin yüreğinde, hem 27 Mayıs, hem de Yassıada Mahkemesi'nin Eylül ayında aldığı kararlar çok büyük yaralar açtı. Her yıl tazelenen ve acısı dinmeyen yaralar... 27 Mayıs Demokrat Parti'nin lanetle andığı bir gündü. Buna mukabil, CHP ve onların camiası, seneler boyunca 27 Mayıs'ı "Devrim" olarak nitelendirdi. Biraz vicdan sahibi olanlar, "İdamlar yanlış oldu" dediler ama "Fakat..." diye başlayan cümlelerle hep buna hafifletici sebep buldular: "Demokrat Parti antidemokratik yola sapmıştı. Tahkikat Komisyonunu kurdu. Basına zulmetti. Hatta seçimlere bile gitmeyecekti..."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "ama'sız, fakat'sız" bir tavırla 27 Mayıs kurbanlarını rahmetle anması, Menderes'in anıt mezarını ziyaret etmesi, önemli bir adım. Darbeler, milletleri böler; Türkiye'yi de böldü. Maalesef yıllarca halkımız, "Benim darbem, senin darbenden iyi" kavgasını verdi. Özellikle askeri vesayeti kuran ve bütün darbelerin anası olan 27 Mayıs'a çok uzun seneler CHP camiası sahip çıktı. Umarım, Kılıçdaroğlu'nun bu "küçük" fakat "insanlık için büyük adımı" bütün CHP'lilere örnek olur.