28 Şubat sürecinde CHP çok kötü bir imtihan verdi. Hatta Genel Başkan Deniz Baykal, açıklamalar yapan, brifingler düzenleyen Türk Silâhlı Kuvvetleri için, "Onlar da bir sivil toplum örgütüdür. Görüşlerini kamuoyuyla paylaşabilirler" demişti. CHP, bu tavrının cezasını çekti ve 1999 seçimlerinde baraj altına düştü. Geçmişten ders almamış olacaklar ki, 27 Nisan e-muhtırası verildiğinde (2007), Baykal'ın yakın kadrosu, gene Genelkurmay'ın yanında saf tuttu.
CHP Parti Sözcüsü Mustafa Özyürek (Muhtıranın yayınlanmasından hemen sonra NTV'ye telefonla bağlanarak): "Tabii bu bir muhtıradır. Hükümetin bunun gereğini yerine getirmesi gerekir."
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen (Muhtıradan bir gün sonraki açıklaması): "Genelkurmay'ın tespitleri bizim tespitlerimizden farklı değildir. Altına imzamızı atarız."
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal (Muhtıradan sonra verdiği ilk röportajında): "Halkımız devlet organlarıyla çatışanlara sahip çıkmaz. Bu ortamda mağduriyet yok dayatma var. Anayasa Mahkemesi 367 kararını onaylamazsa ülke çatışmaya gider."
CHP Genel Sekreteri Önder Sav (Muhtıranın ardından Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 367 kararından sonra): "Gözümüz aydın, Türkiye'nin gözü aydın."
Nur Serter (Muhtıradan bir gün sonra Çağlayan'daki Cumhuriyet Mitingi'nde yaptığı konuşma): "Genelkurmay Başkanı'na 'memur' diyen bir zihniyete karşı Türk Silahlı Kuvvetleri'nin önünde, şanlı ordumuzun önünde saygıyla eğiliyoruz. Türk ordusu çok yaşa. Türk ordusu, 27 Nisan'da bizim sesimizi duymuş, bizim sesimize sahip çıkmış, demokrasiye sahip çıkmıştır. 27 Nisan'da Türkiye Cumhuriyeti'nin gerçek iradesine sahip çıkmıştır."