Eğitimde reform, kavgalı gürültülü bir şekilde kabul edildi. Tabii bu manzaranın ortaya çıkmasında iktidarın önemli bir payı var. Çocuklarımızın geleceğiyle ilgili böylesine önemli bir konu, bu kadar hazırlıksız gündeme getirilir mi? Teklifteki birçok düzenlemeden daha sonra geri adım atılması, enine boyuna tartışılmadan "Eğitim Reformuna" girişildiğini açıkça gösteriyor:
Birinci 4 yıldan sonra açık öğretime gitme imkânı tanınmıştı; bunun gerekçesi doğru dürüst izah edilemedi ve hemen vazgeçildi. İkinci 4 yıldan sonra öğrencilere açık öğretime devam fırsatı verildi. Okula başlama yaşı bir ara 5 oldu; sonra gene 6'ya çıktı. İkinci 4 yılda "mesleğe yönlendirme"den bahsediliyordu, Bakan Ömer Dinçer, "bilgilendirme" diyor. Birinde zorunluluk var; diğerinde, öğrencilere becerilerini sınayacak imkânlar sunulması söz konusu.
Keşke "Eğitim Reformu" gibi iddialı bir başlık koymak yerine, teklif sahibi milletvekilleri "kesintisiz eğitimi, kesintili hale getiriyoruz" deselerdi.
Komisyonda, Başkan Nabi Avcı gibi itidal sahibi bir milletvekilinin dahi kafasına seloteyp altlığı fırlatıldı; sinirler böylesine gergin. AK Partililerle CHP'liler resmen yumruklaştı. "Muhalefetin sesi kesildi" denilemez elbette. 91 saat müzakere edilmiş ve 342 konuşma yapılmış. Ama keşke "Eğitim Reformu" önceden konuşularak, uzlaşma arayarak Meclis gündemine gelseydi. "Bu kavgada muhalefet suçlu" diye kestirip atmak olmaz. İktidar, kendi sorumluluk payını ihmal etmemeli.