Şöyle bir tez var: "MİT, PKK ile barış sağlayacak görüşmelerden yana. Buna mukabil, Emniyet ve Yargı karşı. Çatışma bu yüzden çıktı ve Oslo sürecinde görev alan MİT'çiler çağrıldı."
Bu iddiaya katılmıyorum. Bana göre Emniyet-MİT arasındaki çatışma, barışçıl çözüme tepki göstermekten ziyade, KCK operasyonlarında ele geçirilen belgelerden kaynaklanıyor. Bu belgelerden bir bölümü, Oslo süreci diye adlandırılan görüşmelerden oluşuyor. BDP Diyarbakır İl Başkanlığı'nda Oslo'nun tamamlayıcısı niteliğinde 12 ses kaydı ile Öcalan'ın, KCK Yürütme Başkanlığı'na, -6'sı el yazısı olmak üzere- gönderdiği dokümanlar ele geçti. Bir kere, devlet sırrı niteliğinde olması gereken belgelerin Diyarbakır BDP İl Başkanlığı'nda ne işi var? Sonra sözü edilen mutabakat metni nedir? Bütün bunlardan Başbakanın malumatı varsa, zaten kimse konuyu tartışmaz bile. Oslo görüşmeleri medyaya yansıyınca, muhalefet de dahil, herkesin bu süreci makul bulduğunu hatırlıyoruz. Acaba savcı, bunların ötesinde bilgilere mi ulaştı? Durumun netleşmesi ancak yargı kararıyla olur. Siyasetçinin yargıya müdahalesi ise, kafaları daha da karıştırır; hadiseyi büyütür. Tartışmalar birbirini izler. Keşke, Hakan Fidan, sessiz sedasız ifadesini verse ve siyasi bir direnç ortaya çıkmasaydı.
Öte yandan, başka iddialar da mevcut. Emniyet'in elinde MİT'i KCK yapılanmasından sorumlu gösteren bulguların olduğu ileri sürülüyor. KCK operasyonları kapsamında tutuklanan pek çok ismin MİT elemanı olduğu belirtiliyor. MİT'in, şiddet eylemlerinin engellenmesi amacıyla Emniyet'e bilgi vermediği gibi, bazı talimatların Kandil ve kırsal kadrolara ulaştırılmasında aracılık yaptığı da ileri sürülüyor. Bu iddialar ne ölçüde doğru? Ancak yargı gerçeği ortaya çıkarabilir.
Pandora'nın kutusu açıldı... Zorla kapatmaya çalışmak çok daha büyük kuşkular doğuracaktır. Şeffaflık önemli.