2006'da, Ermeni soykırımının inkârını suç sayan yasa görüşülmeye başlandığında, hem Türkiye'de, hem Fransa'da kıyamet kopmuştu. O tarihte, yasaya öncülük eden sosyalistler, bu düzenlemeyi, 1915 olaylarını "soykırım" diye tanıyan yasanın devamı niteliğinde görüyorlardı. Yasa komisyonu raportörü Christophe Masse'ın iddiasına göre, "Lyon'da soykırım anıtının açılışı sırasında Türklerin inkârcı tabiattaki eylemleri" sebebiyle bu kanuna gerek görülmüştü. Yahudi soykırımının inkârını suç sayan 1990 tarihli Gayssot yasası referans gösteriliyordu. Birçok ilim adamı tepkisini dile getirdi. "Meclis tarih yazamaz" diyorlardı. Fransa'nın itibar sahibi tarihçileri bir araya gelerek, "Tarih için özgürlük" başlıklı bir bildiriyle, hafıza yasalarının kaldırılmasını talep ettiler: "Tarih aktüalitenin kölesi değildir", "Resmi tarih eğitimine hayır", "Tarih, hafızayı dikkate alır ama, hafızadan ibaret değildir."
Neydi bu "hafıza yasaları": Yahudi soykırımının inkârını suç sayan Gayssot yasası, 1915 olaylarını soykırım diye tanımlayan yasa, köleliği insanlığa karşı suç olarak tarif eden ve okullarda bu konuya "hak ettiği yerin verilmesini" tavsiye eden yasa, Fransa'nın sömürge geçmişinde pozitif rol oynadığını ve bunun okullarda öğretilmesini tavsiye eden Mekachera yasası ve nihayet, hazırlanmakta olan "Ermeni soykırımının inkârını" suç sayan yasa.
Sadece tarihçiler değil, hukukçular da bu gibi düzenlemeleri, anayasanın teminatı altında olan düşünce özgürlüğüne aykırı buluyordu. Nitekim "sömürge geçmişine ilişkin pozitif rol" yasası (23 Şubat 2005), Cumhurbaşkanı Chirac'ın girişimiyle ve Başbakan Dominique de Villepin'in başvurusuyla, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi.