Bugün bayramın 1. günü. Sevdiklerinizi ziyaret etmeyi unutmayın. Özellikle, anne ve babalarınızı. Onlara mutlaka vakit ayırın, gönüllerini alın. Anlatacağım bu hikâyeyi okuduktan sonra, hemen yanlarına koşacağınızdan eminim.
***
21 yıllık evlilikten sonra, eşim, bir başka kadını yemeğe, oradan da sinemaya götürmemi benden istedi. Bana,
"Seni seviyorum. Fakat, öteki kadın da seni seviyor ve seninle birlikte zaman geçirmekten dolayı mutlaka büyük memnuniyet duyacaktır" dedi.
Karımın, öteki kadın dediği, annemdi. 19 yıldır duldu. Fakat, işlerimin yoğunluğu ve ailemle geçirdiğim zaman, anneme vakit ayırmamı hep engellemişti. O gece, akşam yemeği için kendisini aradığımda, birden meraklandı,
"Ne oldu yoksa hasta mısın?" diye sordu. Çünkü ilgime pek alışık değildi. Benimle alâkalı olumsuz bir gelişme olacak diye hep endişe duyardı. Kendisini ikna ettim.
"Sadece ikimiz baş başa akşam yemeğine çıkalım; arkasından da sinemaya gideriz" dedim.
"Tabii ki çok memnun olurum" cevabını verdi. Ve o cuma, işten çıktıktan sonra annemin evine uğradım. Biraz sinirliydim. İlk defa baş başa yemeğe çıkıyorduk; acaba nasıl geçecekti? Beni hiç bekletmedi; kapının önünde hazırdı. Paltosu üzerindeydi. Saçını yaptırtmış, yıllarca önce evlilik yıldönümünü kutlamak için diktirdiği elbiseyi giymişti. Bir melek gibi gülümsedi; bakışları sevgi doluydu.
"Arkadaşlarıma seninle çıkacağımı söyledim. Çok etkilendiler" dedi.
Birlikte bir restorana gittik. Annem, koluma girerek ağır ağır yürüdü.
"First Lady" edasını taşıyordu. Mönü istedik. Teker teker yemek isimlerini okudum. Gözlerimi kaldırıp ona baktığımda, beni seyrettiğini fark ettim. Geçmişi hatırlattı.
"Sen küçükken restorana gittiğimizde, mönüden yemekleri ben okurdum sana" dedi.
Gece çok güzel geçti. Meğer konuşacak bir sürü şeyimiz birikmiş. O kadar çok konuştuk ki, sinemaya dahi gidemedik. Annemi evine bıraktığımda,
"Bir daha birlikte baş başa çıkalım. Ama bu defa ben seni davet edeceğim" diye söz aldı. Seve seve bu teklifi kabul ettim. Aradan bir ay geçti. Annemi, ani bir kalp krizi sonucu kaybettik. Kısa bir süre sonra, ondan bir mektup geldi. İçinde, daha önce gittiğimiz restoranın ödendi faturası bulunuyordu. Ve annemin el yazısıyla bir not:
"Bu faturayı, daha önceden ödedim. Orada olup olamayacağımı bilemiyordum. İki kişilik ödeme yaptım. Biri, senin, diğeri eşin için. O gecenin, benim için ne kadar büyük bir anlam taşıdığını bilemezsin. Seni seviyorum oğlum..."
O an,
"Seni seviyorum" cümlesinin önemini kavradım ve sevdiklerimize zaman ayırmanın ne kadar mühim olduğunu bir kere daha idrak ettim. Mutlaka sevdiklerinize zamanınızı verin. Çünkü belki önünüzde o kadar zaman yok.
(Ayşe Komili'ye teşekkürler)
Kurban Bayramınızı kutlar, herkese huzurlu ve sevgi dolu bir yıl dilerim.