Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Ankara bu sesleri duysun

Twitter'dan gelen talepleri devlet yetkilileriyle paylaşmayı sürdürüyorum. Özelikle Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala'nın dikkatine sunuyorum:
1) Devlet memurlarına bayramda 9 gün idari izin verildi. Ama polisler bundan yararlanamadı. Madem eşitlik ilkesi gereğince bayram tatiline çıkamıyorlar, o zaman bu haksızlık telâfi edilsin. Ne istiyor polis memurları: "Eğer bayramda çalışacaksak, 2 katı ücret alalım. Ek ücret ödenmiyorsa, resmi tatiller yıllık iznimize eklensin."
2) 4001 kodu, hiçbir vasıf aranmadan, bütün üniversite mezunlarının istihdam edileceği kadroları belirliyor. Bir süredir İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) mezunlarıyla, diğer üniversite mezunları arasında bir mücadele yürüyor. İİBF'liler, herkese açık olan 4001 kodunun kendilerini mağdur ettiğini düşünüyor. 'Madem bizler idareci olarak özel bir eğitim aldık, o zaman bize öncelik verilsin" diyorlar. Buna mukabil, diğer üniversite mezunları, "PTT, Sosyal Güvenlik Kurumu, Gümrük, Yurtkur, üniversite memurluğu kadroları bir yıl öncesine kadar vasıfsız memuriyet sayılırken, artık İİBF mezunlarına veriliyor; bizim atanabileceğimiz kadroların sayısı giderek sınırlanmakta" diye yakınıyorlar.
3) 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 49. maddesine göre çalışanlar, Başbakanlık Müsteşar yardımcısı Özer Kontoğlu'nun cevabını yetersiz buldu. Kontoğlu, bu tanım içine girenlerin, KPSS ile işe alınmadıkları için kadroya geçirilemeyeceğini söylemişti. Belediye çalışanları diyor ki: "4 Haziran 2011'de, 632 sayılı kanun hükmündeki kararnameyle, 205 bin sözleşmeli personel, işe ilk giriş şartlarına bakılmaksızın, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4a kapsamına alınmıştır. Bunların pek çoğu bizlerle aynı şartlarda işe başlamışlardır. Örneğin, 4294'e tâbi personelin çoğu, 4b kapsamındaki tarım danışmanları ile vekil imamlar kadro aldılar. KPSS şartı aranmaksızın işe başlamamız, bizim tercihimiz değil, kanunun düzenlediği bir şarttı. Ayrıca seçim öncesi konuyla ilgili bir değerlendirme yapan Başbakan Erdoğan CNN Türk'te aynen şunları söylemişti: 'Belediyede ve KİT'lerde çalışan 108 bin kişi için bir düzenleme yapılarak onlar kadrolu olacak; Meclis açılır açılmaz bu konu süratle çözüme kavuşturulacak.' Daha birkaç hafta önce AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, '5393'lerle ilgili bir çalışma yapılmaktadır; detaylarına vakıf değilim' demişti. Müsteşar Yardımcısı Özer Kontoğlu, gerçeklere ya vakıf değil, ya da tipik bir bürokratik tavırla gerçeklere göz yumuyor. Sonuç: Biz Devlet Personel Başkanlığı tarafından 4b'li olarak değerlendiriliyoruz. İşe ilk alınırken, KPSS'ye girmemiz bizim tercihimiz değildi. Ayrıca, iş tecrübemiz var. KPSS puanı ile iş deneyimi ölçülebilir mi? Başbakanımızın vermiş olduğu sözü tutacağına inanıyoruz ve 5393'lü sözleşmeli personeller sıfatıyla kadro hakkını talep ediyoruz."
4) Fizik/Kimya/Biyoloji öğretmen adayları arasından sınavına girenlerin sayısı 25 bin 649. Atanan kişi sayısı 189. Talebin sadece % 0.73'ü karşılandı. Oysa bu bölümlerdeki açık yaklaşık 5 bin. Fizik/Kimya/Biyoloji öğretmenleri olarak bu açıkların bir an önce kapatılmasını istiyorlar.
5) 8.2.2005 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan kanunla, 15.1.2005'te görevde bulunan kamu görevlilerine bir derece verildi. Bir derece, memuriyette 3 yıla tekabül ediyor. 2005'ten sonra kamuda yaklaşık 500 bin personel daha istihdam edildi. Bu uygulama, büyük bir adaletsizlik yarattı. Haksızlığın giderilmesini talep ediyorlar.
6) Üniversite mezunu olan polis adayları için 28 yaşından gün almamış olmak, askerliğini yapmış olanlar için de 30 yaşından gün almamış olmak şartı mevcut. Poliste emeklilik yaşı 52'den 55'e çıkarıldı. Dolayısıyla, sınava girişteki yaş sınırı yükseltilebilir. Üniversite mezunu polis alım üst yaş sınırı rahatlıkla 33 olabilir. Ülkemizde polisliğe benzer meslek grubu olarak astsubayları gösterebiliriz ki, onlar için yaş sınırı 32'dir. KKTC'nin, Amerika'nın ve Avrupa ülkelerinin polis alım üst yaş sınırı incelendiğinde 35, hatta 45 yaşlarına kadar polisliğe başvuru hakkı mevcuttur.
7) TRT sözleşmeli personelinden de, Müsteşar yardımcısı Özer Kontoğlu'na itiraz var: "Kontoğlu demiş ki, 'TRT'de çalışanlar 1 yıllığına alınıyor.' Herhalde bizi karıştırdı. Biz 2008'de TRT'deki kanun değişikliğiyle sözleşmeli olduk ve geçmiş hizmetlerimizi de kaydırdığımız için, şu an 15 yıl hizmetimiz var. Ayrıca müsteşar yardımcısı devlette çalışan bütün 4b'lilerin 1 yıllığına sözleşme imzaladığını bilmiyor mu? Zaten TRT'de kadro karşılığı sözleşmeli personel olarak çalışanlar da 1 yıllığına sözleşme yapar."
8) Milli Eğitim Bakanlığı'nın KPSS sonuçlarını açıklarken, branş sıralamasını da vermesi isteniyor. Bir öğretmenin ağzından yazalım: "Diyelim ki, ben 200 bin öğretmen adayı içinde 72 puanla 50 bininci sıradayım. Benim için önemli olan edebiyat öğretmenleri arasında kaçıncı olduğum. Ya da matematikçiysem, matematik öğretmenleri arasında kaçıncı sırada geldiğim. Eğer devlet 200 edebiyat öğretmeni alacaksa, ben de 150'nci sıradaysam, o zaman önümü görebilirim. Beni ilgilendiren kendi branşımın arasında kaçıncı olduğum. Milli Eğitim Bakanlığı ilk kez 2010'da branş sıralamasını yayınlamıştı. Bu sene de ve tabii ki ilerleyen yıllarda da branş sıralamasının verilmesini istiyoruz."
9) Bu talepler de, emeklilikle ilgili: "Bizler 1999'dan önce çalışmaya başladık. 7 bin-8 bin gün gibi primleri ödeyerek o tarihte gerekli hizmet süresini fazlasıyla tamamladık. Ama 4759 sayılı kanun, 1999 öncesi sigortalıları da kapsadı. Kademeli yaş uygulamasına geçildi. 1999 öncesinde erkekler 25 yıl, kadınlar 20 yılda ve 5 bin gün prim ödemesiyle emekliliğe hak kazanıyordu. Bu hakkımız elimizden alındı. 40-45 yaş civarı insanlarız, çoğumuz işsiziz; bu yüzden sağlık hizmetlerinden de yararlanamıyoruz. Hükümetimiz bu haksız uygulamayı ve mağduriyetimizi gidersin."
10) Twitter'da @edepliserseri rumuzlu psikolog bir takipçim, "#isiehlineverin" isimli bir kampanya başlatmış. Kendileri fakültelerde okurken, mağdur kişilerle yüz yüze geldiklerini ve bu şekilde staj yaptıklarını hatırlatan @ edepliserseri, kendi branşlarının Açık Öğretim fakültelerinde açılmasına da, "#isiehlineverin" kampanyasıyla karşı çıktığını söylüyor:
"Bölümümüz Açık Öğretim'de açıldı. Ben engelli merkezinde staj yaptım. Arkadaşlarım İl Müdürlüklerinde ensest ilişki, tecavüz vs gibi vakalarla yüzleşti. Açık Öğretim'de test çözüp, mezun olanlar mı bu tarz sorunlarla ilgilenecek? İşin ehli olmayan kişilerin yol açtığı skandallar herkesin malumu. Açık Öğretim fakültelerinde uygulama olmuyor. Sadece test çözüyorsunuz ve mezun oluyorsunuz. Mezun olur olmaz atanıyorlar. İstismar edilmiş yaşlılarla, ensest mağduru ya da suça sürüklenmiş çocuklarla, incitilmiş mültecilerle, seks işçileriyle, şiddet ve töre mağduru kadınlarla çalışacaklar; bu iş için ehil değiller. İşi ehline verin."
11) Bülent Arınç'ın özel dikkatine sunuyorum: Yaş sınırlamasında, sınav tarihinin değil, 1 Ocak'ın esas alınması isteniyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA