TBMM'de, askerlere tahsis edilen locanın kalkmasına çok sevindim. Asker-sivil-bürokrasi karışık bir şekilde bir arada oturabilir. Askerlerin, emir-komuta içinde yekvücut olarak, bazı önemli günlerde Genel Kurul'u tepeden izlemeleri baskı yaratıyordu.
Genelkurmay Başkanlığı'ndan istifa ederek, Cumhurbaşkanlığı'na adaylığını koyan Faruk Gürler'i desteklemek üzere, 1973'te locaları ve Meclis koridorlarını askerler doldurmuştu. Bırakınız o kadar geriye gitmeyi, 1999'da, Genel Kurul'daki yemin günü, MHP milletvekili Nesrin Ünal'ın başörtüsünü çıkarıp çıkarmadığını izlemek üzere, -o, yemin edene kadar-, komuta heyeti tam kadro locada bekledi. Nesrin Ünal, başörtüsünü çıkarıp yemin etti; hemen sonra askerler Genel Kurul'u terk etti. MHP'nin uyumundan memnun kalmışlardı. Ben, "Merve Kavakçı yemin etmek istiyor. Gel beni odadan al diye telefonla aradı" şeklindeki bir mesajı, parti üst yöneticisine ilettiğimde, -bugün gibi hatırlıyorum- hemen gözü o locaya çevrilmişti. Askerler yoktu, rahat bir nefes aldı. "Tamam Merve gelebilir" cevabını verdi.
Bugün, vesayet sistemi geride kalmış gibi görünüyor.
Ama yasal düzenlemeler yapılmadıkça, zaaf gördüğü noktada yeniden su yüzüne çıkabilir; bu yüzden, hem anayasa ve kanunlar elden geçirilmeli, hem de, bu gibi sembolik değer taşıyan imtiyazlar kaldırılmalı.