Deniz Feneri'ni ilk günden beri soruşturan 3 savcının (Nadi Türkaslan, Mehmet Tamöz ve Abdulvahap Yaren) elinden dosya alındı. Bu gelişmeyi, tuhaf ve kasıtlı bulduğumu söylemeliyim. Önce, şikâyet üzerine, HSYK inceleme başlatmıştı. Daha sonra, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı İbrahim Ethem Kuriş, bu savcılarla ilgili Başsavcıvekili Nuri Yiğit'in yerine, HSYK yedek üyesi Harun Kodalak'ı getirmişti. Üçüncü adımı, yeni savcıların atanması teşkil etti. Diyelim ki, çok haklı gerekçeler vardı. Ama, gene de, bu ani değişiklik, yargının siyasallaştığına dair kanaati daha da pekiştirecektir.
Erzurum'da, İlhan Cihaner dosyasında aynı şeyi yaşamıştık. Erzurum Özel Yetkili Savcılarının yetkisi kaldırılmıştı; tabii ki kıyameti koparttık. Şimdi ise, hükümet taraftarı ya da muhalifi gazetelerin hiçbirinin pek fazla sesi çıkmıyor. Bunun sebebi, herhalde hadisenin küçümsenmesi değil. O sıkça sözü edilen "otosansür" olsa gerek.
Eski HSYK, Saldıray Berk ile İlhan Cihaner'li davaya müdahale etti; yeni HSYK, Deniz Feneri dosyasını, soruşturmayı yürüten savcılardan aldı.
Ne diyeyim: Al birini, vur ötekine!