AK Parti, hakkında kapatma davası açıldığında, acılı ve korkulu bir dönem yaşadı. Zulada ya da aramalarda ele geçen psikolojik harekât ve darbe belgelerinden, yargının da kullanıldığı anlaşılıyor. Parti hakkında kapatma davası açılmadan bir gün önce, 14 Mart 2008'de, İlhan Selçuk "Sonra ağlamasınlar" diye bir yazı yazdı ve dava açılacağının işaretini verdi.
İlhan Selçuk (14 Mart 2008): AKP iktidarı belli hedefe doğru doludizgin yürüyor, yandaşları da içmeden sarhoş olmuşlar... Ülke altüst... Herkes birbirine soruyor:
- Ne olacak?..
Bu gidişle bir şeyler olacak... Ama ben, cumhuriyete, "İslamcı AKP devletinin" el koymasını isteyen gazeteye şimdiden haber vereyim...
Bir şeyler olduğunda sonuç düşündükleri gibi çıkmazsa, oturup mazlum rolünde ağlamasınlar.
14 Mart'ı 15 Mart'a bağlayan gece pat diye dava açıldı. Herhalde İlhan Selçuk'un içine doğmuştu!
***
Dava ile ilgili bazı gazetecilerin yorumları bir kısım basının zihniyetini gözler önüne seriyor:
Mustafa Balbay (15 Mart 2008): Abdurrahman Yalçınkaya, eylül ve ocak ayında yaptığı iki ciddi uyarının ardından AKP hakkında kapatma davası açtı. Görünen dava hukukçu istemez! Başbakan Erdoğan'ın Madrid dolaylarında 14 Ocak günü yaptığı türban çıkışının ardından, 17 Ocak'ta Yalçınkaya sert bir açıklama yapmıştı. 3 sayfalık açıklama, kökten AKP'ci medya dışında şöyle yorumlanmıştı:
"Başsavcı, acımam kapatma davası açarım, dedi!" Öyle oldu... AKP'liler güçlü olmanın getirdiği körlükten olsa gerek, Yalçınkaya'nın biriktirdiği bilgi ve belgelere pul biriktirmekten farksız bir koleksiyon çalışması umursamazlığıyla baktılar...
Oktay Ekşi (16 Mart 2008): ... "Biz yüzde 46.7 oy aldık. Milli irade bizi iktidar yaptı. Bize karşı dava açmak, milli iradeye karşı dava açmaktır" Bu,
"seçimi kazanan parti, aklına gelen her şeyi yapabilir" demektir. Böyle bir anlayış
"hukuk" nedir bilmeyen,
"hukukun üstünlüğü" kavramını duymayan bir kafada olabilir.
"Partileri halk kurar, halk kapatır" diyorlar. O, seçmenini yitiren partiler için doğrudur. Yasaları çiğneyen partiyi yargı kapatır.
"Oyumuz büyük" tafrasıyla konuşanlar,
"hukukun oydan büyük" olduğunu unutmasınlar.
Güngör Mengi (16 Mart 2008): Rejimin, yargı kurumu eliyle kendini savunma hakkını kullanması mı ayıptır, yoksa milletvekilleri laikliğe sadakat yemini etmiş bir iktidarın, böylesine ağır bir suçlamanın hedefi durumuna düşmesi mi?.. Anayasaya bağlılık yeminini çiğnemiş iktidarlara kayaya tosladıklarında mağdur muamelesi yapmaya devam ettikçe onlara sürgit mahkûm olmaktan kurtulamayız.
Aynı doğrultuda çok sayıda yorum mevcut.