Darbe teşebbüsü ya da psikolojik harekâtta bulunan subayların, özellikle muvazzaf olanların, tutuklu yargılanmaları önemli. Zira, her an belgeleri ortadan kaldırabilirler. Ya da çevrelerini baskı altına alıp, onları susturabilirler. Nitekim, İnternet Andıcı iddianamesine örnek bir olay yansıdı. Hem İrtica ile Mücadele Eylem Planı, hem de 1 Nisan 2009 tarihli İnternet Andıcı'nı hazırladığı ileri sürülen Albay Dursun Çiçek, meğer "delilleri yok etmeye" çalışmış.
Hatırlayalım: İrtica ile Mücadele Eylem Planı, Haziran 2009'da Taraf'ta yayınlanınca büyük bir tartışma çıkmış, Çiçek 30 Haziran'da tutuklanmıştı. Ama hemen serbest kaldı. 3-4 ay sonra, "ihbarcı subayın" 26 Ekim ve 6 Kasım tarihlerini taşıyan 2 mektubuyla, hem üzerinde Dursun Çiçek'in ıslak imzası bulunan İrtica ile Mücadele Eylem Planı'na ulaştık, hem de 1 Nisan 2009 tarihli İnternet Andıcı'ndan haberdar olduk. Aslında, Genelkurmay'ın kara propaganda amacıyla 40 civarında internet sitesi kurduğunu 2 Şubat 2009'da Taraf duyurmuştu. Ama hemen akabinde Genelkurmay Başkanlığı, sitelerin kapandığını belirtmişti. Kapansa bile siteler ve muhtevası suç niteliği taşıyordu. Haydi bunu geçelim...
1 Nisan 2009 tarihli İnternet Andıcı'ndan, sitelerin kapatılmadığını, sadece yeniden düzenlendiğini öğrendik. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, kara propaganda sitelerine iznin Başbakanlık'tan geldiğini söyledi. Bilahare kastettiği Başbakan'ın Ecevit olduğu ortaya çıktı! Ama onun da yazılı bir talimatı bulunamadı.
İrtica ile Mücadele Eylem Planı Haziran 2009'da Taraf'ta yayınlanınca, Genelkurmay'da izleri kaybettirmek üzere nasıl büyük bir temizlik yapıldığını gene ihbarcı subaydan duymuştuk. Zaten, İlker Başbuğ da, hadiselerin üzerini örtmek için elinden geleni yaptı. Çok şükür, yargı sıkı takip etti. Şimdi, İnternet Andıcı iddianamesinden öğreniyoruz ki, Tanık Er Cüneyt Alkan, Dursun Çiçek'in serbest kaldığı dönemde, Genelkurmay Karargâhı'na gelip, delil kararttığını söylemiş: "...İki kez üst üste sabahlara kadar çalışma olayı, Dursun Albayın cezaevinden çıkıp da daireye geldiği günlere rastladı; belgelerin kırpılması da aynı günlerde yapıldı..."
Hâkimlerin, kolay tutukluluk kararı verdikleri doğru. Ama iddialar rejimin bekasıyla ilgili. Bir de muvazzaf askerler söz konusu olunca, insan, biraz daha sağlam kazığa bağlanmak istiyor.